Çocuklar için yazanlar, onları bildiğimiz bütün doğrularla donatarak önlerinde uzanan hayata hazırla­maya çalışıyorlar. Ve belki yetişkinlere de ne olursa olsun tutunabileceğimiz doğruların hep var olduğunu ve olacağını hatırlatarak, hayatta verilmesi gereken tavizlere ve kaçı­nılmaz hicran yaralarına karşı onları gizliden gizliye hazırlıyorlar.
Sayfa 6 - Domingo
“Ancak biraz durduğumuzda ve bildiğimiz her şeyi unuttuğumuzda o kirli, soğuk dikdörtgenden çıkabileceğimizi düşünüyor.”
Reklam
“İnsanın kendini beğenmişliği, kendi kendine koyduğu en büyük sınırlardan biri olmuştur. Cennet Bahçelerindeki Adem hikayesinin mesajı budur. Bana kalırsa Tanrının vahyini aldığımız ve anladığımız, Tanrıların amacını bildiğimizi iddia ettiğimiz için kendimizi beğenmişizdir. Yanılgıya son derece açık bir alet olan insan aklını kullanarak sonsuz hakikate ulaşmayı başardığımızı iddia ettiğimiz için daha da kendimizi beğenmişizdir. Birbirimize sürekli hem de şiddet ve zulüm yoluyla, kendi öznel kusursuz toplum imgelerimiz dayatmaya çalıştığımız için her zaman kendini beğenmiş olmuşuzdur.” <İmmanuel wallerstein > “Her türlü bile ile donatılmış olan Adem figürü, kendini beğenmişlik ile en büyük hattatı işledi ! Tanrılaşmak istedi! “ <mekki>
"Yani karanlık maddenin etkileri gerçektir. Sadece mahiyetlerini bilmiyoruz. Karanlık madde güçlü nükleer kuvvetler aracılığıyla etkileşime girmiyor gibi görünüyor, bu nedenle çekirdekler oluşturamaz. Zayıf nükleer kuvvetler aracılığıyla etkileşime girdiği de tespit edilemedi, ki bu ya- kalanması zor nötrinoların bile yaptığı bir şeydir. Görünüşe göre elektromanyetik kuvvetle de etkileşime girmez, bu yüzden moleküller oluşturmaz ve yoğun karanlık madde yumakları halinde yoğunlaşmaz. Işığı da emmez, yaymaz, yansıtmaz ya da saçmaz. Başından beri bildiğimiz gibi, karanlık madde gerçekten de kütleçekimi uygular ve sıradan madde buna tepki verir. Ama hepsi bu kadardır. Bunca yıldan beri, başka bir şey yaptığını gören olmadı. Şimdilik, karanlık maddeyi garip, görünmez bir dost olarak yanımızda taşımakla yetinmeli, evrenin bizden beklediği yer ve zamanlarda onu yardıma çağırmalıyız"
Başarımızın ve başarısızlığımızın nedenlerini çevremize bağlamaktan kaçınmayız. Bundan dolayı, iyi bir dünyada yaşadığını dü­şünenler bu dünyayı aynen korumak, hayal kırıklığına uğ­ramış kişilerse bu dünyayı temelden değiştirmek isterler. Durumumuzun; yeteneğimiz, karakterimiz, fizik yapımız ve sağlık durumumuz gibi kişisel niteliklerimizin bir sonucu olduğunu bildiğimiz durumlarda bile, bunun nedenlerini çevremizde arama eğilimi kaybolmaz. H.D. Thoreau diyor ki: "Bir insanın işlerini görmesine engel olacak bir derdi varsa, hatta karnı bile ağrıyorsa, bunun için dünyaya yeni bir düzen verilmesi gerektiğine inanır.'"
Reklam
96 syf.
9/10 puan verdi
Oscar Wilde ile Dorian Gray'in Portresi kitabıyla tanıştım ve tabii ki beni sarsan bir bakıma da ters köşe yapan bir kitaptı ama okuduğum en değerli eserler arasına alabilirim. Ve böyle düşünüyorken, başka eserlerini okumaya karar verdim ve o eser ise... Duygularımın anlatmaya yetmeyeceği bir eser: Reading Zindanı Baladı. Ah bir bilseniz
Reading Zindanı Baladı
Reading Zindanı BaladıOscar Wilde · Everest Yayınları · 20173,869 okunma
Yaşam bize başından itibaren bırakabilmeyi, ayrılabilmeyi öğretmeye çalışıyor. Zamanı geldiğinde, bütün bir dünyadan, bildiğimiz ve içinde sevdiklerimiz olan yaşamdan ayrılmayı başarabilmemiz için bize pratikler yaptırıyor. Önce, annemizin memesinden ayrılmayı öğreniyoruz. Sonra yatağımızı, odamızı ayırmayı. Sonra evden ayrılabilmeyi başarıyoruz. Bütün bu bırakışlar sırasında, korktuğunuz şeyi yapabilmek için sevdiklerimize güvenerek kendimizde güç bulmayı öğreniyoruz.
Değişmeyen hiçbir değerimiz kalmadı. Hak bildiğimiz herşeye batıl bulaştırdık. Tüm bunlardan sonra evlâtlarımıza, "Artık bize inanmayın" mı diyeceğiz? "Evinize İsrail rüzgârı, İsrail malları,İsrail kızları ve İsrail AİDS'i girmesi için pencereleri ve kapıları açın"mı diyeceğiz?!
Ben her kerameti Meclisten bekleyenlerdenim. Bir devreye yetiştik ki onda her iş meşrû olmalıdır. Millet işleri de ancak millî kararlara istinad etmekle, milletin hissiyat-ı umumiyesine tercüman olmakla hâsıldır. Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım. O, esaret ve zillet kabul etmez. Fakat onu bir araya toplamak ve kendisine ‘Ey Millet, sen esaret ve zillet kabul eder misin?’ diye sormak lâzımdır. Ben, milletin vereceği cevabı biliyorum... Bizim bildiğimiz hakikatler milletçe de tamamen malûm olunca, onun kararlar bahsinde de bizim gibi düşüneceği neden kabûl edilmemelidir? Ben, bilâkis milletin bu hususta daha salim, daha kat’i kararlar vereceğine kaniim.
Reklam
Kullandığımız tanım ve kelimeler ge­nellikle tek bir anlama gelmez, bu kelimelerin tek doğru anlamı da bizim bildiğimiz anlamı olmayabilir -ki genellikle de durum bu­dur-. Koşullara, bağlamlara ve kişilere göre aynı kelimeler, farklı anlam bulutlarını ifade etmek için kullanılabilir. Bunu bildiğiniz takdirde, kelimeler üzerinde kopan kavgalardan fayda ummanın da ne kadar boş bir beklenti olacağı kendiliğinden ortaya çıkar.
Evet, öyle dedi; onlar bizim bildiğimiz, inandığımız dini de değiştirdiler! Düşmanlarımız ellerinde güç adına ne varsa bize karşı kullanıyorlar!
"Eninde sonunda kaybolacağını bildiğimiz şeyleri, elimizde tutmak için çok çaba harcıyoruz." (How I Met Your Mother)
... Bildiğimiz halde değiştiremediğimiz şeyler var.. Bilmediklerimizi hiç değiştiremeyiz... .
Resim