uzun ama okuyun hshsjs
ya ilkkan birisine ne düşünüyosun diye sormak çok saçma yaa. ayrıca nezaketsiz de bir şey abi. kusura bakma ama bence öyle yani. - allah allah niye abi? - abi birincisi bu çok kişisel bir şey, ikincisi bunu anlatması çok zor, üçüncüsü hiç bir zaman insanın kafasında böyle yekpare kristal top gibi parlayan tek bir düşünce olmuyor. yani sen şimdi sorup da bok edene kadar benim aklımın bir köşesinde aint no sunshine when she's gone şarkısı çalıyodu birazcık, bu akşam ne yiyeceğiz acaba sandwich mi yiyeceğiz makarna mı yapsak sulu yemek yemiyoruz yememiz lazım düşünceleri... onun haricinde benim eski ev sahibimi biliyosun, o ev sahibiyle kafamda hayali bir tartışma yaşıyodum yani hatta kazanmak da üzereydim o tartışmayı. o yüzden ne düşünüyosun diye sorduğun zaman bu çok saçma oluyor ve içinden çıkılamaz bir hal alıyor. bildiğin vakit kaybı oluyor. bilmiyorum ki ne düşünüyorum. ne düşünüyosun diye düşünüyorum, ne düşündüğümü düşünüyor oluyorum o sırada işin içinden çıkamıyoruz sonra. gibi 🎬
Klasik romanlarda neden betimlemeler uzun yer kaplar?
Paris'in Karnı
Paris'in Karnı
romanını okurken bunu düşündüm. Çünkü romanda Paris'in sebze-meyve hali ve balık pazarı kesintisiz 30 sayfa boyunca en ince detayına varana kadar anlatılmıştı Zola tarafından. Bugünün romanlarında neden bu durum yok ya da olanlar neden demode kabul ediliyor? Aslında basit bir
Reklam
68 syf.
10/10 puan verdi
Yaşadığımı yaşa, sonra konuş
Tam bir felsefeye giriş romanı. Herkesin farklı fikirleri felsefi görüşleri vardır ve diğer görüşleri mantıksız saçma görür. Çünkü felsefi görüşlerini kendi hayatından bizzat yaşayarak tecrübe edinerek elde ettiği için tek doğru kendi görüşü olarak düşünecektir. Ama farklı hayatlar farklı tecrübelerde vardır ve bunları yaşayan kişilerde farklı felsefi düşüncelere sahip olmuştur. Bizse bu felsefi görüşleri en iyi bir şekilde ancak yaşayarak öğrenebiliyoruz. Kendimde belki gençlik yanılsaması olarak böyle bir olgu içerisindeydim ve hayatın bana sunduklarından sonra tabularımın yıkılmasını ve farklı fikirlere kapılarımı aralamayı öğrendim. O altıncı koğuşa bende bir nevi girdim yani. Doğrusu eskiden bu kadar çok okumazdım, hele ki roman okumayı bildiğin vakit kaybı sayardım. Sonra farkettim ki farklı hayatlar, farklı tecrübeler ve bunların sonucunda farklı felsefi görüşler var. Tüm bu hayatları yaşayarak bu felsefi çeşitliliği öğrenemeyeceğime göre, bu hayatları en güzel şekilde bize aktaran romanları okumaya başladım. Altıncı Koğuş gerçekten okunması ve üzerine uzun uzun düşünülmesi gereken nadir kitaplardan birisi. Yazarı Anton Çehov'a, çeviren Yulva Muhurcişi'ye ve İş kültür yayınlarına teşekkürü bir borç bilirim. iyi okumalar
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202269,2bin okunma
Gibi
- Ne oldu, ne düşünüyorsun? - Bi şey düşünmüyorum. - Nasıl lan illa bi şey düşünüyosundur. - Ya İlkkan birisine ne düşünüyosun diye sormak çok saçma yaa. Ayrıca nezaketsiz de bir şey abi. kusura bakma ama bence öyle yani. - Allah Allah niye abi? - Abi birincisi bu çok kişisel bir şey, ikincisi bunu anlatması çok zor, üçüncüsü hiç bir zaman insanın kafasında böyle yekpare kristal top gibi parlayan tek bir düşünce olmuyor. Yani sen şimdi sorup da bok edene kadar benim aklımın bir köşesinde "Aint no sunshine when she's gone" şarkısı çalıyodu birazcık, bu akşam ne yiyeceğiz acaba sandwich mi yiyeceğiz makarna mı yapsak sulu yemek yemiyoruz yememiz lazım düşünceleri... onun haricinde benim eski ev sahibimi biliyosun, o ev sahibiyle kafamda hayali bir tartışma yaşıyodum yani hatta kazanmak da üzereydim o tartışmayı. O yüzden ne düşünüyosun diye sorduğun zaman bu çok saçma oluyor ve içinden çıkılamaz bir hal alıyor. Bildiğin vakit kaybı oluyor. Bilmiyorum ki ne düşünüyorum. Ne düşünüyosun diye düşünüyorum, ne düşündüğümü düşünüyor oluyorum o sırada işin içinden çıkamıyoruz sonra.
64 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Hiçbir zaman insanın kafasında böyle yekpare kristal top gibi parlayan tek bir düşünce olmuyor. Aklımın bir köşesinde Ain't No Sunshine When She's Gone şarkısı çalıyordu. Birazcık bu akşam ne yiyeceğiz acaba? Sandviç mi yiyeceğiz? Makarna mı yapsak? Sulu yemek yiyemiyoruz yememiz lazım düşünceleri birlikte. Onun haricinde benim eski ev sahibimi biliyorsun o ev sahibiyle kafamda hayali bir tartışma yaşıyordum yani hatta kazanmak da üzereydim o tartışmayı. O yüzden hani ne düşünüyorsun diye sorduğun zaman bu çok saçma oluyor ve içinden çıkılamaz bir hal alıyor, bildiğin vakit kaybı oluyor ne düşünüyorsun şeyi. Bilmiyorum ki ne düşünüyorum, ne düşünüyorum diye düşünüyorum, ne düşündüğümü düşünüyor oluyorum o sırada, işin içinden çıkamıyoruz sonra.
Öğrenci Kız
Öğrenci KızOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 20228,1bin okunma