Mutsuzluğundan söz etmek istiyorum insan soyunun, Zirveye de çıkar, düşer de dibine bir çukurun. Ağzından, elinden dökülüyor bu sözler okurun, Sevgisizlikten sevgimiz acıyor. Bir köpeği, kediyi sevmek, başını okşamak, İnsanın içine dolan o huzur, işte diyor yaşamak, Şimdi gel de bir insanı sev, ateş içinde ateşte yanmak, Sevgisizlikten sevgimiz acıyor. Bak insanlara, hepsi farklı farklı düşüncelerde, Kime güveneceksin, kimi seveceksin bu devirde, Sevsen bile bir gün bitecek o aşk, bu nasıl fıtrat, bu nasıl işkence, Sevgisizlikten sevgimiz acıyor. Ruh eşini bulmak büyük bi şans, büyük bi mucize, İşte o zaman, doğanın huzuru dolacak kalbimize. Bak yine yazıyorum son satıra; üç kelime, on bir hece, Sevgisizlikten sevgimiz acıyor. -Çok Programlı Adam
Bir Ölünün Mektubu - Yavuz Bülent BAKİLER
Hazret-i Süleyman'a bile kalmadı dünya Baki olan bir tek Allah Bütün günahları size bırakıp Ölmüşüz elhamdülillah Kaygımız yok bizim yiyip içmekten Üstümüz başımız temiz. Bir şey yediğimiz yok ki zaten Oruçluyuz hepimiz. Gün aşırı Kabristana bir ölü getirirler Kalkıp "hoş geldin" deriz. Canımız sıkılırsa geceleri uzayıp
Reklam
Gece mi demler beni Yoksa ben mi geceleri... Söylesene! Kapanırken gözlerim, Beni böyle yazmak savaşı ile cenk ettiren ne Beni böyle yanmak yaşamı ile umut ettiren ne Beni böyle Beni böyle Ben bile kendime düşmanken İnsanlığa dost kıldıran ne
İnsan bazen ateşe bile bile yürür.Yaşam görgüsü görülecek,o ateşte yanılacak ya;yanmak yazgıda var ya;ateşe yürüyecek,kendi ayakları ile dünden gönüllü basacak kendi yangınına..
Aşk mı? Ucunda cehennemde yanmak bile olsa, O'na kavuşmayı ateşli bir iple çekmektir. Tıpkı Rabiatül Adeviyye gibi.
⭐ bir şeyler söylemem lazım ama nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum, o yüzden elimden ne kadar gelirse o kadarını yapacağım. bu yazıyı şimdi atmamın sebebi ise, ben o gün bu yazıyı atacak kadar cesaretli biri değilim ya da uygulamaya girecek kadar. uzun olucak gibi, neyse çok önemli değil. çok zor, gerçekten çok zor geride bırakmak istemek. seni
Reklam
MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN
Miracın sahibi Peygamber’in izleyicileri de bu miraçtan sürekli olarak pay sahibi olmak hak ve vazifesi doğrultusunu hiç yitirmemek borcundadırlar. Miraç mucizesi onlara bu bilinci vermek ve bu sorumluluğu aşılamak için bağışlamıştır. “Miraç ruhu”nu taşımak: Müslüman, bu psikolojiyle ayrılır öbür inanç ve inançsızlık adamlarından. “Bir günü
Sevmek...
Sevmek mi? "Nedeni olmadan bağlanmak birine. Gözlerine baktığında erimektir içten içe. Ellerini tuttuğunda titremektir.Gerçek huzuru bulmaktır tüm benliğinle. Hatta sarılamamaktır utançtan, Çünkü utanmaktır sevmek aslında. Yıllar sonra sarılmaya görüşmeye cesaret bulmaktır. Sevmek nedir aslen? Ölmek mi uğruna? Yaşamak mı onunla? Yoksa ayrılmak mi gerekince? Nedir insanı başkasına bağlayan? Güzelliği mi? Gülüşü mü? Saflığı mı?Sevmek nedir? Gözüne bakınca tüm dünyanın durması mı? Yoksa canı yanınca seninkinin de yanması mı? O olmayınca nefes alamamak mıdır sevmek? Cidden sevmek nedir? Mutlu eden şey midir? Yoksa içini derinden yakan mı? Sevgi, bir kelebektir aslen. Kelebek gibi ateşi görünce gitmek, ateşe yaklaşınca kelebek gibi yanmak. Birini sevmek,yanacağını bile bile yanmaktır aslen. Kelebek misali, bilerek ateşe uçmak, bilerek yanmak."
Gelin kızın ölümü
Yavuz Bülent Bakiler’in altısı kız, altısı erkek on iki kardeşi vardır. Fakat bunlardan sekiz tanesi küçük yaşlarda vefat eder. Geriye iki kız kardeşi (Nuran, Şükran), ve tek erkek kardeşi (Naci) kalır. Şairin babası Cezmi Bakiler’in tayini Sivas’tan Antep’e oradan da Malatya’ya çıkar. Bu dönemde kardeşi Nuran, 13-14 yaşındayken Malatya’da
O Kadar Mı Yandın?
Sen kalbini o denizi bile kurumuş, limanda mı esir tutacaksın? ~A~
Reklam
İslâmiyet’i Tebliğ Edebiliyor muyuz?
Yüceler Yücesi Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’inde Buyuruyor ki: "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır." (Ali İmran Sûresi, 104) "Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a
Okumak İçin Geç Kalmayın :) İyi Geceler..
Üzerimde yorgunluk var durgunluk hepsi hiçlikten, Hiçten öte bir yol olsaydı gidebilir miydim kendimden. Sırtımdaki ağrı ile, Ne kadar gidilir ki. Sahi kaç kilometre öteye koymuşlardır aydınlığı Bir cühelanın öz güveni bile kadar yokum, Varla yok arşında kaybolmuş özüm. İçimden atamadığım ama sığamadığım da bir şehir burası, Kayboldum, farkındayım ‘’Kendini bulmakla başlarmış yanmak Ve kendini ararken kaybolursun dedi bir şeyh.” Elimde bir ateş yangını var, Bana beni hissettirecektir diye saklıyorum. Ölü bir kelebek tutuyorum avuçlarımda, Artık açsam da parmaklarımı uçamaz biliyorum. Ölü bir kelebek uyutuyorum tırnağım kadar bile kalmadı erimekten, Tozları döküldü önce, Sonra ayakları kırıldı... Parça parça bir ölümü izledim her gün avuçlarımda. Donuk bir cesedden başkası değildi artık. Ama artık bırakmalı, Artık toprağına sarıp sarmalı bu ölüyü, Artık topraktan bir filiz büyütmeli Bir tırtıla anne olmalı acım. Artık bir tırtıla kelebek gözüyle bakmalıyım
Ahmet Taş
Ahmet Taş
Nabzım
Nabzım
361 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.