Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
264 syf.
8/10 puan verdi
Sevdiğimiz ya da sevmediğimiz bir insanın önce sesini, sonra yüzünü, en son da kokusunu unuturuz. Zaten doğduğumuzda da güvende olduğumuzu annemizin kokusunu alarak hissetmez miyiz? Patrick Süskind romana başlarken Annesinin doğurur doğurmaz kendi kokusunu almasına fırsat vermeden balık tezgahının altına attığı çocuğunda pis kokuyla kendisini güvende hissetmesine yoruyorum Grenouille'lun insanların arasında kendisini güvende hissetmemesini. İnsanı uzun bir süre etkisi altında bırakan koku romanı aslında kendi benliğimizi sorgulatmaktanda kaçırmıyor. Kendi kokusunu bilmeyen bir insan kendi benliğini bilebilir mi?
var olmak mi, yok olmak mi
iste butun mesele bu,,
dusuncemizin katlanmasi mi guzel
yoksa zalim kaderin yumruklarina,oklarina
diretip bela denizlerine karsi
dur,yeter! demesi mi?
olmek,uyumak sadece,,
dusunun ki uyumakla yalniz bitebilir
butun acilari yuregin
cektigi butun kahirlar insanoglunun,,,
"Öfkesine kapılan savaşı kaybeder"
"Bir erkeğin ailesi ile ilgili sorunları cözme biçiminden çok şey çıkartılabilir"
Hamnet'ten sonra bu kitabı alıp hemen okumak istedim çünkü #maggieofarrell in anlatımını ve üslubunu o kadar çok beğeniyorum ki..Evlilik portresini okurken Rönesans dönemi İtalya'sında buluyorsunuz kendinizi.15.YY .da Floransa'da Grandük Cosima küçük kızı Lucrezianın yol arkadaşı oluyorsunuz birden bire.
Çocukluktan kadınlığa hızlı bir geçiş yapmak zorunda kalan Lucrezia'nın ailesi için yeni bir hayata katlanmak zorunda kalırken eşi Alfonso nun gerçek bir sevgili mi yoksa bir katil mi olabileceğini kim bilebilir..
Tarihi geçişler olsun,o dönemin tasvirleri olsun,kendi iç dünyamda çok şeyler buldum diyebilirim bu hikayede
Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biri. " Böyle mi olmalıydı: İnsanın mutluluğu, aynı zamanda kederinin kaynağı mı olmalıydı? " bu cümlesi dahi, onu nasıl bir sona götüreceğini gösteriyordu. Gene de vazgeçemedi. " Ayrıca yüreğimi değil, aklımı ve yeteneklerimi beğeniyor, oysa herşeyin kaynağı yürektir: tüm gücün, tüm mutluluğun, tüm kederin. Ah, benim bildiklerimi herkes bilebilir -ama yüreğimdir yalnızca bana ait olan. " Lütfen, okurken kendinize hakim olun. Kitabın geçmişi olaylı. Tabiki o yillarda ki aşk ile günümüz aşkı arasında farklar var. Siz yine de dikkat edin. Saygılarımla...
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021122,5bin okunma
Biraz başımızı yukarılara kaldırsak fena olmaz değil mi? Koca bir gökyüzü duruyor. Belki de hayat oradadır, kim bilebilir? Behiç Ak’ın “Çatıdaki Gezegen” kitabı çocukların sıkışmışlığına reçete gibi duruyor. Serdar modern hayatın o sınırlayıcılığında evde hapsolmuş gibidir. Öyle ki sokağa adım atması engel olunan bir çocuk Serdar. Bu steril ortam Serdar’ı fena halde sıkmaktadır. Aynı apartmanda oturan Ceren namı diğer Cerenimo onu birgün çatı katına davet eder ve işte macera orada başlar. Burada bambaşka bir gezegen vardır: Geçmişe ait bütün nesnelerle birlikte modern öncesi dönemin hakikiliği de buraya atılmıştır. İşte bunu keşfeder Serdar. Onun en büyük yardımcısı da oraya saklanmış olan eserlerin tam ve orijinal halidir. Nitekim çocuklar Don Kişot, Dede Korkut, Moby Dick gibi eserleri çok kısa halini okumuşlardır. Neden? Zaman yoktur eserlerin uzun hallerini okumaya. Oysa bu modern dünyada (!) İnsanların can sıkılmaya oldukça zamanı vardır. İşte Serdar bir yandan bu eserleri okurken bir yandan da dünyanın sahici tarafını keşfetmeye başlar. Hiç sokağa adım atmayan Serdar başka bir çatıya geçerek Öksüz Adam’ın peşinde sokağa ilk adımını atar ve bunu sonra tekrarlar. Burada anne ve babasının evhamının boşa olduğunu fark eder. Bir de ah bu ebeveynler ah bu ebeveynler, her şeyi sayıya dökmezler mi? İşte Ceren ve Serdar buna da savaş açarlar. Sayı perhizi yaparlar ve çevresindekilerin de bir şeylerin farkına varmasını sağlarlar. Kitabın sonuna doğru ise Ceren’in bir hayali vardır: Herkesi çatıya çekmek. Nitekim bu da bir doğa olayı sayesinde olur.
#Paristebalayı kitabının devamı #ardındabıraktığınkadın
Ardında bıraktığın kadın bir tablodur. Edouard'ın nerdeyse yüzyıl önce karısı Sophie'yi çizdi tablo...
Ve şimdi ölen eşi David'den Liv e kalan anılarla dolu bir tablodur...
Ama Paul'ün de çalıştığı bir şirket savaş esnasında çalınan eşyaları gerçek ailelerine teslim etmek için bu tablonun peşine düşer. Liv tam David den sonra Paul le yeniden hayata tutunabileceğini hissettiği anda tablo ile işler karışır. Dezavantajlı durumda ki Liv tabloyu vermemek için Sophie yi araştırmaya başlar ve öğrendikleri ile tekrar yıkılır. Çünkü Sophie yi savaş kocası Edouard an ayırmıştır. Bir Alman subayı ile yaptığı anlaşma gereği kocasına kavuşacağını düşünür ama kardeşlerinden de koparılır Sophie...
#David #Liv #Paul #Edouard #Sophie
hüzünlü bir hikaye mutlu sonla bitebilir mi..?
Ben çok severek okudum kitabı
