Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilge Kağan'ın unutulmaz sözleri, ihtar ve tavsiyeleri günümüz Türk gençliğine ışık tutmakta devam etmektedir...
Sayfa 214 - Ötüken
Hayat kısa ve belirsizliklerle dolu olduğu için, bilimle acılarını dindiremediğimiz insanları inançta buldukları teselliden mahrum bırakmak merhametsizlikmiş gibi geliyor. Bilimin yükünü kaldıramayanlar kaidelerini uygulamamakta hürdür. Ancak bilimi parça pinçik ederek, kendimizi güvende hissettiğimiz konulara uygulayıp, kendimiz için tehdit oluşturduğunu hissettiğimiz konularda bir kenara atamayız; çünkü bunu yapabilecek kadar bilge değiliz.
Sayfa 452 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bilge Tonyukuk'un Çin'de ve Dokuz Oğuzlar içinde casusları olduğu, onun geniş bir istihbarat ağına sahip bulunduğu muhakkaktır. Bunu, kendi diktirdiği anıtın satır aralarından anlıyoruz. Atsız da bunu fark etmiş ve Tonyukuk'un Çin sarayına soktuğu Karabuka'yı (Yinşao'yu) kurgulamıştır. Bu casus etrafında dönen entrik olaylar da romandaki gerilimi artırmıştır. Bozkurtlar Diriliyor'da sadece 679-687 yılları arasındaki olaylar yoktur. Sık sık geriye dönüş tekniği uygulanır ve eski tarihler hatırlanır. Bozkurtların Ölümü'ne göre bu romanda geriye dönüşler daha fazladır. Bu da son derece tabiidir; çünkü bazı geriye dönüşler önceki romanla ilgilidir.
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Bilge Loocus günlerden bir gün bilinmeyen bir nesneyle karşılaşır - bir kadın. Böyle bir şeyi daha önce hiç görmeyen Bilge önce onun kendisine benzerliği karşısında hayretler içinde kalır; ama sonra, ondan biraz da korkarak, çevresindeki bütün erkeklere şöyle seslenir: “Hey! Ben onun yüzüne bakabiliyorum, bunu o yapamaz - demek ki kadınlar asla benim gibi olamazlar!” Ve böylece kendisinin ve erkek yoldaşlarını rahatlatarak erkeklerin kadınlara üstünlüğünü ispatlar. Bu arada aynı uslamlama Loocus’un bütün diğer erkeklerden üstün olduğunu da ispatlar - ama bunu onlara belli etmez. Kadın buna karşı çıkar: “Evet, sen benim yüzümü görebilirsin, bunu ben yapamam - ama ben de senin yüzünü görebilirim, bunu da sen yapamazsın! Öyleyse biz eşitiz!” Ancak buna karşı Loocus beklenmedik bir çıkış yapar: “Kusura bakma, ama benim yüzümü görebildiğini düşünüyorsan yanılıyorsun. Siz kadınların yaptığı biz erkeklerin yaptığıyla aynı değil - daha önce işaret ettiğim gibi sizinki daha düşük nitelikte ve bu yüzden aynı adla anılmayı haketmiyor. Ona “kadıncagörme” diyebiliriz. Benim yüzümü “kadıncagörebiliyor” olmanın bir önemi yok, çünkü durum simetrik değil. “Bunu görebiliyor musun?” “Kadıncagörüyorum,” diye kadıncayanıtlar kadın ve kadıncayürüyerek uzaklaşır ...
Reklam
DEVLET UĞRUNA KENDİNİ FEDA EDEN KAHRAMAN: URUNGU (BOZKURTLAR DİRİLİYOR) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce yine uzunca bir özet verelim Kür Şad ihtilali, Çin Kağanı Tay-tsung'u korku ve endişeye kaptırmıştır. Ne yapılacağını görüşmek üzere nazırlarını sarayda toplar. Çeşitli fikirler ileri sürülür. Sonunda Gök Türklerin Çin'den
O an anladım ki , ölmeyi düşlediğim gün bir duvarın tepesinden aşka düşmüştüm. Açık­çası hissettiklerim sadece bu kelimeyle sınırlandırılabilirmiy­di bilmiyorum ama bu hali tanım lamaya yetecek bildiğim tek kelime buydu. Yaphğı esere aşık olan bir sanatçı gibi, doğaya ve doğal olanın masumiyetine aşık olan bir filozof gibi, insanın özünü görüp aşık olan bir bilge gibi ben de senin masumiye­tine, sende gördüğüm öze aşık olmuştum. İlk duyulduğunda garip ve anlamsız gözüktüğünün farkındayım ama ben de bir çocuktum o gün ve bir çocuğun aşkı nasıl anlamsız olabilirdi ki. İşte Tesla, o gün den sonra hayatım tam anlamıyla değişti. Her ne kadar senin hayatını kurtarmışım gibi gözükse de aslında sen benim hayatımı kurtarmıştın. Çünkü o güne kadar hayatta kalmak için bir amacım yoktu. Ama artık bir amacım olmuş­tu. Sen vardın. Yeryüzünde senin kadar masum bir varlığın olduğunu bilmek bile tüm acılara direnmek için mükemmel bir nedendi benim için . İşte böyle başladı bizim hikayemiz sevgili Tesla. Bir sokak çocuğunun, bir bebeğe olan saf aşkıyla . . . "
Biz
"Bu sistem" akıllı uslu yani kendi fikrini oluşturamamış çünkü aslında kendisi düşünmeyi hiç öğrenememiş, o zihin egzersizini neden yapması gerektiğini,nasıl yapacağını bilmeyen,içinde yemiş, baharat olmayan tek düze çocuklar yetişmesine sebep olur ."Bu sistem"çocukların doğuştan getirdiği farklılıkları,eğilimleri örter,üstüne basılmamış kara,şekil çizilmemiş kuma, dalgalanmayan suya benzetir.Çocuk, genç, yetişkin deyip de geçmeyin, bunlar bir araya geldiklerinde toplumu oluşturur.
Sayfa 141Kitabı okudu
Zaman yalnızca içinde balık tuttuğum bir akarsu. Suyundan içerim ve içerken kumlu dibini görüp anlarım ne kadar sığ olduğunu. Cılız akıntısı kayıp gider ama kalır sonsuzluğu. Ah, daha derinden içebilsem! Gökyüzünde bir balığım ben, altımda çakıl gibi yıldızlar... Tekini bile saymaya yetmez muhasebem. Alfabenin ilk harfini bile bilmem. Doğduğum günkü kadar bilge olamadığıma üzülürüm her dem.
Sayfa 55 - notos kitap
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.