Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem Aydınlık hem Karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı; hem herşeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu; hepimiz ya doğruca Cennete gidecektik ya da tam aksine istikamete..
''Kötü bir barış, savaştan daha berbattır.''
-Tacitus
Savaş... tanımından başlayalım. Savaş, en az iki farklı ülkenin birbirleri üzerinde farklı çıkarlar doğrultusunda başlattıkları bir akımdır ve bu zaman zaman artabilir. Peki ya iç savaş, mahalle, şehir, ev, esnaf, kelimeler savaşı? Peki ya parti savaşı? Savaş bu kadar, bu derece indirgenebilir
Ermiş, Halil Cibran'ın en ünlü ve en sevilen eserlerinden biridir. Kitap, felsefi, ruhani ve ilham verici denemelerden oluşuyor. Her bölümde, El Mustafa adlı bilge bir adam, Orphalese Adası'ndan ayrılmak üzereyken, ada sakinlerinin sorularını cevaplıyor. Sevgi, çalışma, neşe ve keder, suç ve ceza, eğitim, dostluk, ibadet ve ölüm gibi hayatın önemli konuları üzerine konuşuyor.
Kitabı okurken, Cibran'ın şiirsel ve akıcı üslubuna hayran kalmamak mümkün değil. Yazar, insan ruhunun derinliklerine inerek, evrensel değerleri ve yaşamın anlamını ortaya koyuyor. Ermiş, sadece bir kitap değil, aynı zamanda bir rehber, bir öğretmen ve bir arkadaş. Okuyucuya hayatın güzelliklerini hatırlatıyor, zorluklarla başa çıkmanın yollarını gösteriyor ve ruhsal gelişim için ipuçları veriyor.
Ermiş'i okumak, herkes için faydalı ve keyifli bir deneyim olacaktır. Kitap, hem düşündüren hem de duygulandıran bir eser. Cibran'ın sözleri, zamanın ötesinde bir bilgelik taşıyor ve her dönemde geçerli oluyor. Ermiş'i okuduktan sonra, hayata bakışınızın değişeceğine eminim.
ErmişHalil Cibran · Karbon Kitaplar · 201970,7bin okunma
Çocuk buyukannesine sorar:
_Büyükanne sen her şeyi çok biliyorsun gelip herkes sana soru soruyor, dert anlatıyor ,sonra da yanından yüzleri gülümseyip ayrılıyorlar nasıl bir cevap veriyorsun bilmiyorum ama galiba cevaplarından memnun ayrılıyorlar…O yüzden ben de uzun zamandır herkese sorup da anlayamadığım bir soru sormak istiyorum
''Delilik en büyük özgürlüktür.''
(Alein Kentigerna)
Hazır, başlayalım.
Delilik, nedir bu delilik?
Önce kitap hakkında konuşalım. Erasmus delilik kavramını çok geniş bir biçimde aktarmış. Erasmus'a göre bilgelik delilik ile eşdeğerdir. Bilge bir insan, önce delilik sınavından geçmelidir. Tıpkı karanlığın en büyük aydınlık olduğunu anlamış biri
''...Gidelim buradan;
Senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim. Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim...''
Mutluluğumuzu kendimiz yapar ya da buluruz.
Schopenhauer nedir? Kimdir diye sormuyorum nedir bu adam? Schopenhauer, her şeyden önce felsefenin başkaldırısıdır, bu başkaldırının arasından sızan gülüşüyle. O korkunç resmin arkasında yatan ıstırap infaz mangasının iyi niyetli yol göstericisidir. Schopenhauer olmak yürek ve zekayı aynı kulvarda