Fazla eşya, fazla düşünce,fazla insan,fazla sorumluluk,fazla bilgi,fazla mesai,fazla iş, fazla çalşmak,fazla yorulmak, fazla dağılmak,fazla hedef,fazla amaç….
Hepsi ama hepsi ne kadar hızlı ve meşgul görünmeye yol açsa da yüksek derecede zaman kaybına, enerji kaybına,motivasyon,güç ve beceri kaybına yol açar. Fazla düşünmeye başladığında iyi düşünme kabiliyetini yitirirsin.Fazla eşyaya odaklandığında fazla gelir kaybı yaşarsın.Fazla çalıştığında yaratıcılığını, motivasyonunu ve gücünü yitirmeye başlarsın.Seçici olmadan bir dolu bilgi edindiğinde bile kullanamadığın bir bilgi çöplüğü taşımış olursun zihninde. Çok bildiğin halde hiçbir şey bilmiyor olursun.
❝
Samanyolu Galaksisi yıldız büyüklüğünde egzotik cisimlerle dolu, keşfedilmemiş bir kıtadır. Sarmal biçimli bu Gökadalar Kıtası’nda 400 milyar yıldız var; kâh gaz bulutları göçme durumuna geçiyor, kâh gezegen sistemleri yoğunlaşıp oluşuyor. Parıltılı dev cisimleriyle, istikrarlı bir düzen kurmuş orta yaşlı yıldızlarıyla, kırmızı devleriyle, beyaz cüceleriyle, gezegen bulutsularıyla, nova’larıyla, süpernova’larıyla, nötron yıldızlarıyla ve kara delikleriyle insanın soluğunu kesen bilgi kaynaklarıyla dolu dünyalar dolaşıyor sarmal biçimli Samanyolu’nda.
❞
"Duygusal zekâ eksikliğinde, depresyon, şiddet dolu bir yaşam, uyuşturucu bağımlılığı, hayat başarısızlığı gibi durumlarla karşılaşıldığı somut bir bilgi olarak önümüzde durmaktadır."
* Gerçekte bütün devletlerin bütün devletlere karşı, ilan edilmemiş de olsa, doğa gereği bir savaşı vardır.
* Kendi kendini yenmek zaferlerin en başta geleni ve en güzelidir, kendine yenilmek ise bütün bozgunların en çirkini ve en kötüsüdür. Bu, hepimizin içinde kendimize karşı bir savaş olduğunu gösterir.
* İçimizde haz ve acı dediğimiz,
Platonculuk sadece varlık felsefesinde idealizm, bilgi felsefesin de rasyonalizm, ahlak felsefesinde mutlulukçuluk, entelektüel mutlulukçuluk değildir, aynı zamanda yukarda işaret ettiğimiz gibi ruhun ölümsüzlüğüne inançtır.
Eğer insanda bedenin yanında ruh varsa veya aslında gerçek anlamda var olan sadece ruhsa, bu ruh kendisinden nitelik bakımından tamamen farklı olan bedenden bağımsız ve kendi başına yaşama imkanına sahip bir töz olmalıdır.
Onun bedenle ilişkisi tamamen rastlantısal, ilineksel olmalı, o var olmak veya varlıkta devam etmek (beka) için bedene muhtaç olmamalıdır. Böylece bedenin ölümü, ölümle birlikte dağılması ve ortadan kalkması ruh için de bir son anlamına gelmek şöyle dursun, tersine onun gerçek doğasına kavuşması, gerçek doğasını bulması, kurtuluşu olarak kabul edilmelidir.
Böylece Platoncu ruh-beden ayrımı ve ruhun tinsel bir töz olarak kabulü zorunlu bir sonuç olarak ruhun bedenden sonraki hayatını ve ölümsüzlüğünü de tasdik anlamına gelir. Bununla da kalınmaz, bu görüş bizi ruhun asıl mutluluğuna ancak gelecek bir hayatta ulaşabilece ği sonucuna da götürür. Böylece Platonculuk aynı zamanda bir öte dünya öğretisi olarak karşımıza çıkar.
Sayfa 217 - Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu