Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hitler Almanları, Stalin işçileri, Mao köylüleri kurtarmak için dünyayı kana buladı. Milyonlarca insan kurtarıcıların şefkat dolu ellerinde can verdi. Onlar hep Biz dediler, hiç Ben deyip kendilerini düşünmediler. Ama bilim, zenginlik, hayatı kolaylaştıran, yaşanır kılan her türlü buluş, bilgi kendi çıkarları için çalışan, işini iyi yapan Ben-cilerin eseriydi. Onlar hiçbir zaman "biz" olmadılar. Sadece işlerini iyi yapmaya çalıştılar ve bizlere rağmen başardılar.
Yani kişi bilgisini, sahip olduğu bir mal gibi görme ve bununla özdeşleşerek, bir güven duygusuna kapılma hatasına düşmemelidir . İnsan bildikleriyle " dolu " olmamalı ,bilgiye ihtirasla sanılmamalıdır. Bilgi, bizi kendisine köle kılacak bir dogma haline dönüştürülmemelidir hiçbir zaman.
Reklam
Peki, halk hangi imkanlara sahiptir? En iyi durumda iki üç , en fazla beş yıllık bir eğitim. Eğitimleri sırasında beceriksiz eğitimciler tarafından yazılan genellikle sıkıcı , miadı dolmuş bilgilerle dolu ders kitapları okuturlur. Çocuklarda bilgi arzusu uyandırılmıyor. Duygu ve düşünceler geliştirirmiyor. Aksine, çoğu zaman kitaplara ve özgür düşünceye olan her türlü ilgi yok ediliyor.
Sayfa 84 - canKitabı okudu
“Ah, ne iyi olurdu Agathon, demiş, iki insan birbirine dokununca, bilgi, dolu olandan boş olana akabilseydi!”
Sayfa 8 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Beş duyunun sınırları uzunca bir süredir aşılmıştır. Psikoanaliz okulları bilincin sınırlarını zorlamaktadır; gizil (okkult) fenomenler artık ciddi araştırmaların konusu olmaya başlamıştır. Mikroskop ve teleskopun yeni baştan geliştirilmeleri ile, gözlem alanı sınırsızca genişlemiştir. Yanıltıcı çıkarımlardan, yani bir dilin eleştirilmeden benimsenip kullanılmasından ötürü ortaya çıkan bu türlü yanıltıcı çıkarımlardan sakındığımız ve kendi kabullerimizi sert bir eleştiriye tâbi tuttuğumuz takdirde, önümüzde bilgi olanaklarının sınırsız zenginliği öylesine açılır ki, bizden önceki kuşaklardan hiçbiri böyle bir zenginliğe açık değillerdi. Günümüzde bilgi bir macera ve tehlikelerle dolu cesur bir atılımdır. Ama her yerde olduğu gibi, burada geçerli olan da şudur: Tehlikeyi göze alan kazanır.
Sayfa 188 - pdfKitabı okudu
Bilim ve felsefe insana kendi hakkında bilgi vermezler. Çünkü bilim ve felsefe insanın incelenmesini ve açıklanmasıni, inceleyen ve açıklayan sanki insan değilmiş gibi yapmak iddia ve isteğindedir. Bilimin kapsamına giren insan her ne kadar (henüz) bilinmeyen yönleri olsa bile formülü bulunmuş, ölçüm aygıtlarına konuluk edebilecek bir nesnedir.
Sayfa 24 - ŞÛLE YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Hayvanın içgüdüsüyle kendisi için doğru ve iyi olanı bulması gibi, insandan insana sağlıklı ve dolaysız bir yolla bilgi iletilebiliyorsa ve bu iletme eylemi her iki yanı hoşnut kılıyor, bildiriyi alan ve veren yapılan işin anlamıyla dolu dolu iseler insanların şiir okuma (ya da söyleme) çabasına girişeceklerini, bu çabayı kaçınılmaz sayacaklarını düşünmek muhaldir. Çünkü her sağlıklı ve dolaysız bildirişim şiirin doğmasını gerektiren pürüzleri ortadan kaldırır. Siir bize düzyazının vermedigini sağlar dediğimiz zaman, kullandigmiz dilin asıl insanca bildiriyi ulaştırmakta yetersiz kaldığıni itiraf etmiş oluyoruz.
Sayfa 18 - ŞÛLE YAYINLARIKitabı okudu
Kendini Bil
Her sözü işitmek ve anlamak için önyargılardan kurtulmak çok önemlidir. Yargılar, insanın bir konuya bakışını kısıtlar ve sınırlar. Ayrıca size gelen bir bilgiyi yorum veya sınıflandırırken belleğinizde bulunan yargılar, o bilgiyi algılayışınızı sübjektif bir durumda şekilendirir. Bunun içindir ki bilgiyi anlamak ve kavramak için gerekli olan en önemli şey, önyargısız bir şekilde onu değerlendirebilme yetisidir. Çünkü önyargısız ve sağlıklı düşünebilen bir varlık için işler daha da kolaylaşır. Bardağı dolu olanın ve bilgisinin kendisine yettiğini düşünenin yeni şeyler öğrenmeye ve de gelişmeye imkânı yoktur. Bu yüzden her bilgi ve deneyim karşısında önyargısız ve objektif duruş, sağlıklı ve o anın realitesine uygun cevaplara ulaşmanızı sağlar. Bunu bir el ustasının tezgâhına benzetebilirsiniz. İşin doğru bir şekilde yapılması için tezgâhın uygun olması gereklidir. Eğer tezgâhta problem varsa, usta ne kadar iyi olursa olsun, işin sonucu o derecede düzgün olmaz. Bu yüzden ilahi mesajların doğru algılanabilmesi için zihnin (tezgâhın) berrak olması gereklidir. Tam tersi durumda, yaşanılan her deneyim, yaşanıldığı sanılan ve başkasının yaşamını kopyalamaktan başka bir şey olamaz. Bu, öncelikle O'nu ve sonrasında kişinin kendisini gerçek anlamda bilebilmesi için gerekliliktir..
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.