"...Akıl alır gibi değil. Nasıl insan bunlar?"
"İnsan mı? Asıl insan onlardır, Küheylan Dayı. Bu gerçeği anlamadın mı hala? Tanrı doğayı yaratıp yeri göğü var ettiğinde, buna karşı Şeytan da insanı sahiplenmiş, onu bilgi ağacının meyvesiyle beslemişti. Bilgi edinen insan, diğer canlıların yapamadığını yaptı, varoluşunu bildi. Bildikçe varlığına hayran oldu. Kendisinden başka kimseyi sevmedi, Tanrı'yı bile. Tanrı'ya bağlılığı, ölümden sonraki yaşamı istemesindendi. Ölçü, kendi varlığıydı. Doğayı ezdi, canlıları öldürdü. Zamanı geldiğinde Tanrı'yı da öldürecekti. Dünyada kötülük bu yüzden çoğunluktaydı. İşkencecilere de söyledim bunu. Şeytan'ın piçleri! Kulağıma iğne soktular. Ne olduğunu anlamadığım bir şey döktüler kulağımın içine. Ateş gibi sıcaktı. Beynime girmeye çalıştılar. Delirmemek için çırpındım, zincirlerden kurtulmaya çalıştım. Başımı duvarlara vurdum. Yalvarmamı istediklerinde küfrettim. Bazen inledim, bazen kahkaha attım. Siz insansınız, dedim, siz gerçek insansınız. Kendimden beklemediğim seslerle çığlık attım. Başımı suya soktular. Acıyı iyi hissedeyim diye zihnimi diri tuttular. Bir cerrah, bir zanaatkar, bir kasap gibi çalıştılar. İnce damar yollarını bulup, acı kanallarımı açtılar. İnsan olmanın gereğini yaptılar."