·
Puan vermedi
Afrikalı Leo
AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Afrikalı Leo
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,2bin okunma
240 syf.
9/10 puan verdi
Birey asla kendi başına tanrı fikrini,mitleri ve dine ait dogmaları;sorumluluk ve ahlaki disiplin fikrini v.s. oluşturamazdı....Bilim mağrurdur ve çok sayıda inanana ihtiyacı yoktur. İdeali küçük zihinlerin erişebileceği yere indirmenin iyiliği nerededir? " En üstte yer alanlar en altta yer alanlar adına düşünecektir. Bütün insanlığın
Ahlak ve Toplum
Ahlak ve ToplumEmile Durkheim · Pinhan Yayıncılık · 201686 okunma
Reklam
Hastings-on-Hudson'daki Toplum, Etik ve Yaşam Bilimleri Enstitüsü tarafından yapılan deneyler, insanları klonlama veya kopyalama tekniklerinin çoktan beri mevcut olduğunu göstermektedir. Bir insanın (üreme organlarından olması şart değildir) herhangi bir hücresinin çekirdeğini oluşturan maddeden almak artık mümkündür ve bunun kırk altı tam kromozom takımının yirmi üçünü dişi yumurta hücresi içine yerleştirmek; "önceden belirlenmiş" bir bireyin ana rahmine düşmesi ve doğumu sağlanır. Normal döllenmede, "baba" ve "anne" kromozom takımları birbirlerine yapışır ve sonra yine yirmi üç kromozom çifti olarak kalmak üzere ayrılmalıdırlar, bu da DNA'larından bazılarının şansa bağlı değiş tokuşuna yol açar. Ama klonlamada, döl, ayrılmamış kromozom takımının geldiği kaynağın tam bir kopyasıdır. Dr. W. Gaylin The New York Times'da "insan varlıklarının tam kopyalarını yapmak gibi korkunç bir bilgiye" çoktan beridir sahip olduğumuzu yazıyor; bu ise (hücre çekirdeklerini saklamış olsaydık) sınırsız sayıda Hitlerler, Mozartlar veya Einsteinlar demektir.
Gelişmiş bir toplum mikro elektrik montajlar, elektrik devreleri ve bilgisayar "beyinleri" için altına gereksinim duyar.
Kainat Mektubuna Dair
Sanatçılar, filozoflar, bilim adamları, yüzyıllar, bin yıllar boyunca kâinat mektubunu okumayı bilen kişiler sayılarak toplum içinde yer sahibi oldular. Onların dile getirdiklerine bakarak insanlar kendilerine bir mektup gönderildiğinden haberdar oldu; insanlar bazan sanatın, felsefenin, bilimin verimleriyle kâinat mektubunun doğru anlaşıldığını, en azından bu yolda bir mesafe katedildiğini kabul ettiler. Oysa kâinat kendini zâhir olarak sunuyor ve insanlara görünenden geçerek görünmeyene ulaşma imkânı olarak insanlara hitab ediyordu. Kâinat mektubunu okuma iddiasında bulunan sanatçı, filozof, bilim adamları, eserleriyle zâhire zâhir kattılar. Bilim, felsefe, sanat birer dünya kurarak kendi anlaşılma gereklerini kâinat mektubunun karşısına koydu. İnsan elinden çıkma bir işaretler silsilesi asıl işaretin yerini tutacak bütünlükleri temsil eder oldu.
Böyle bir toplum(!)Nasıl bu hale geldi Ülkemiz?!..
~•~ Böyle bir toplumda kahramanları da hain sayan bir şarlatanlık ve dalkavukluk edebiyatı olmuştur. Böyle bir toplumda felsefe, inkâr hezeyanlarının, mantık yoksunluğunun zavallı hırıltılarıdır. Böyle bir toplumda bilim, ezber ve taklitçilikle hafızaya yüklenmiş kör bir yığın aktarma bilgilerdir. Böyle bir toplumda basın, ahlâksızlık propagandası, cehalet reklamcılığı, kendi ülkesinin öz değerine hakaret, yabancı ve düşman kültürlerin salgıladığı kalitesizliğin ifrazat bataklığına saplarıp kalmaktadır. ~•~
Reklam
84 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Cenevre (İsviçre) Üniversitesi Hukuk Fakültesinden "Hukuk Doktoru" unvanını alan Prof. Dr. İlhan Arsel, otuz yıllık bir süre boyunca Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Anayasa Hukuku dersleri verdi. 1955 yılında, Ankara Üniversitesi ile New York Üniversitesi arasında yapılan "Öğretim Üyesi Mübadelesi" sözleşmesi
Şeriatçıyla Mücadelenin El Kitabı
Şeriatçıyla Mücadelenin El Kitabıİlhan Arsel · Kaynak Yayınları · 2011181 okunma
Yeni Ateistler, dini kendisine karşı mücadele edilmesi gereken ve mümkünse toplum hayatından tamamen silmesi gereken bir öğretiler bütünü olarak görürler. Bu tavırları nedeniyle onları "militan" olarak tasvir edenler olmuştur.
Sayfa 36 - Doğu Kitabevi
272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Anti-ütopya edebiyatının akla gelen ilk romanlarından biridir. Yazıldığı dönem ve sisteme bakıldığında eleştirel bir yaklaşım olduğunu görmekteyiz zaten. Cesur Yeni Dünya'da yalnızca toplum kavramı vardır, birey kavramı bulunmamaktadır. Ve bu varsayılan toplumun tüm istikrarı ve devamı uyku sırasında şartlandırmaya dayanan bir sistemle
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160bin okunma
Radikal Yobazlık
Bu platformda öyle bir kitle var ki kendilerini dini konularda otorite sanıp Müslümanlığın koruyucusu, sözcüsü olarak görüyorlar. Allah'ın dinini koruma görevini kendilerine mal etmeleri ne büyük bir zeka... Yıllarca ilahiyat fakültesinde din eğitimi almalarına rağmen ne yazık ki kafalarındaki dogmaları hala yıkamamış insan(lar). Belki
Reklam
Celal Şengör
Celal Şengör
, zamanla, bilimi savunan ve bilimin toplum tarafından sevilmesi için uğraşan bir bilim insanı olmaktan uzaklaşmış, bilimi ve bilim tarihini kendi ideolojik görüşlerini desteklemek için bir araç olarak kullanan, bilime hayalindeki seküler toplumu yaratmada başrolü uygun gören bir yazara evrilmiştir.
Sayfa 13 - Doğu Kitabevi
Kapitalizm ve Kültür
Kapitalist uygarlıkta kültürün rolü hayatidir. Tüm toplumsal alanların zihniyet toplamı olarak kültür, önce asimile edilir (ekonomik ve siyasi iktidara uyarlama), sonra da yaygınca ve yoğunca tüm dünya topluluklarına (uluslar, halklar, ulus-devletler, sivil toplum ve şirketler) taşırılmak üzere bir endüstri haline getirilir. Edebiyat, bilim, felsefe, sanatın diğer alanları, tarih, din ve hukuk gibi belli başlı alanlar objeleştirilerek metalaştırılır. Kitap, film, gazete, TV, internet, radyo gibi araçlar bu endüstrinin metaları olarak işlev görürler. Burada kültürel metalar sadece dev bir maddi kazanca yol açmakla kalmazlar. Esas tahripkâr işlevlerini zihinsel tutsaklığı tarihte eşi görülmemiş boyutlara taşırarak, bu temelde sığırdan beter sınıf, ulus, aşiret ve her tür cemaat oluşturarak, anlamını yitirmiş, özcesi amorf, şekilsiz ve maymun iştahlı bir KİTLE yaratarak yerine getirirler. Baş mimarları ulus-devletler, küresel şirketler ve medya tekelleridir. Esas olarak para kazanmak ve tüketmek dışında toplumun hiçbir şeyi kendilerini ilgilendirmemektedir. En yoksullaştırılmış kesimler bile çok kazanarak bir günlüğüne bile olsa dilediklerince yaşama amacı dışında düşünemez kılınmışlardır.
Makale - Karşı Ateşlerin Alevleri
“Toplum” kavramı yekpare bir bütünlüğe işaret eder. Ne var ki, toplumsal dünyanın çeşitli alanlara bölündüğü modernite koşulları altında (farklılaşmış bir toplumsal hayatta) var olması mümkün olmayan bir bütünlüktür bu. Alan ise tek bir toplum mantığına indirgenemez, kendi düzenleyici ilkelerine sahip, sonu gelmeyen bir çatışma ve rekabet ortamıdır. Yaşadığımız toplumsal dünya bilim alanı, felsefe alanı, iktisat alanı, siyaset alanı gibi birbirinden son derece farklı alanlardan müteşekkildir. Bunları birtakım farklı işleyiş kurallarının olduğu “oyun” alanları olarak düşünebiliriz. Nasıl ki, bir oyun oynarken o oyunun kurallarına dikkatimizi verdiğimizde, oyunu öğrenerek iyi bir şekilde oynadığımızda ödüller kazanır veya kötü mücadele ettiğimizde oyunu kaybeder ve bırakmak zorunda kalırız, toplumsal alanlarda yaptığımız da tam olarak budur, yani oyunlar oynamaktır.
Aphasia

Aphasia

@Mistefa_
·
02 Nisan 15:16
Makale - Karşı Ateşlerin Alevleri
Bourdieu’ye göre toplumsal dünyayı anlamak bu dünyada yer alan tahakküm biçimlerini ortaya çıkarmakla ilgilidir ve bunu ortaya çıkarmak da sosyolojinin en önde gelen görevidir. Ne var ki, eşitsizliği yaratan tahakküm biçimlerini bilmek ve tespit etmek onları tamamıyla etkisiz kılmaya ya da var olan koşulların ötesine gitmeye yetmiyor. Toplumsal dünyayı değiştirmek için bu dünyanın sürekliliğini mümkün kılan pratikleri değiştirmek gerekiyor.
792 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Bilime Adanmış Koca Bir Ömür
Avrupa Bilimler Akademisin'in ve Amerikan Bilimler Akademisin'in ilk Türk üyesi, Rus Bilimler Akademisin'e
Fuad Köprülü
Fuad Köprülü
'den sonra seçilen ikinci Türk, Türkiye Bilimler Akademisin'in en genç kurucu üyesi, TÜBİTAK Bilim ödülü kazanan en genç bilim adamı... İki şeref doktorası, Paris'te Collége de France'ta profesörlük,
Bilgiyle Sohbet
Bilgiyle SohbetCelal Şengör · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2021852 okunma
[Popper'ın] ilk büyük çaplı eseri 'Bilim sel Araştırmanın Mantığı' 1935'te yayımlandı. Hem yandaşlarını hem karşıtlarını büyük ölçüde etkileyen "yanlışlanabilirlik" ilkesini ana hatlarıyla ilk olarak bu kitapta anlattı. Bunun devamı, on yıl süren müthiş bir çalışmanın ardından, uygulanan yasaların, tarihi yönlendirdiğini savunduğu 'Tarihselciliğin Sefaleti' ve ardından da otoriter rejimi ve tek particilik karşıtı sosyal liberalizmi savunduğu iki ciltlik ‘Açık Toplum ve Düşmanları’ ile geldi.
Sayfa 41 - Caretta KitaplarıKitabı okudu
Resim