Nesne kavramı üzerinden yaptığımız çözümleme denememizle, günümüz bilimsel çalışma yöntemlerinde değilse de, bilimsellik anlayışında bir anlama farkındalığı oluşmasına katkı sağlamayı ayrıca ümit ederim.
Türk dilinin, duygu ve düşüncenin niteliğini hangi üslupla taşıdığına ışık tutacak küçük bir örnekle noktalayalım.
Türkçe vasıtasıyla yürüyen inanma ve anlama üslûbu, öyle derinliklere nüfuz eder ki son dönem Türk şairlerinde aşağıdaki benzerleriyle sıkça karşılaştığımız duygu karmaşası, aynı şiirin içinde coşkulu bir ümide dönüşebilir. Bunu yaratan da Türk dilinin içinde yaşayan ruhun kendisidir.
Sevdiğim dünyalar kadar, gel dese bir gün gel dese
Nesi var ömrün nesi var, vesvese hepsi vesvese
Bir şarkı gelir uzaktan, söyler aşktan yaşamaktan
Bir ses ki rûhtan dudaktan, o sese yandım âh o sese
Mâdem ki gönül böyle deli, delicesine sevmeli
Usanıp yine sevmeli, bitmese sevgi bitmese¹⁶³
Anlaşılan o ki şuur altında yürüyen ama zaman zaman beklenmedik bir farkındalıkla ortaya çıkan "sonsuz ümit duygusu" da dil yoluyla devam eden "inanma tarzının" ürünüdür.
¹⁶³ Ümit Yaşar Oğuzcan, Acılar Denizi - Tüm Şiirleri 1, Özgür Yayınevi, İstanbul 1983.
Sayfa 118 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN NE'Sİ VAR