Şu açık bir psikolojik esastır: Kişiliksiz, soysuz, uşak ruhlu ve mayasız bir birey, daima ruhsal eksikliğini yakınlaşma, dalkavukluk ve taklitle doldurur. Kendini ve kendisine ait olan her şeyi inkar etmek ve hor görmek, kendisini ve geçmişini hatırlatan her şeyden kaçmak ve başkasına benzemek suretiyle, yeni şahsiyet, değer ve niteliklet arar. Avrupa sömürgeciliği psikolojinin bu bilimsel esasını keşfederek engin tarihi ve zengin kültürü olan milletleri, bilimsel ve sosyolojik hilelerin lütuflarıyla çok kıvrak bir şekilde ve akıllıca içerikten yoksun bırakmak için gayret etti. Yeni yetişen saf nesli de geçmişten koparıp kültüre yabancılaştırdıktan sonra ve kendinden uzaklaştırdıktan sonra bu nesil kendinde hiçbir şey bulamaz ve tanıyamaz duruma geldi; zira artık kendi tarihini, kültürünü, bütün manevi ve geleneksel değerlerini hor görmeye başladı. Emperyalizm; onu yağmalama, sömürme, tasallut ve esaret altına alma amacına eriştiğinden dolayı artık yapacak başka bir şeyi kalmamıştır. Çünkü artık o millet olağanüstü bir kin ve nefret ile kendisine ait olan her şeyi yerle bir etmek, değişmiş din, ahlak ve asaletlerini horlamak için çalışmaya başladı.