İbn-i Sina büyük bir felsefeci ve bilim adamıdır. İslam'ın bilimselliği ve felsefesi konularında çok gurur verecek çalışmalarda bulunmuştur. Ama bu büyük insan ne yazık ki kendisini sadece felsefe ve bilim alanına kapatmış diğer alanlarla gereği kadar ilgilenmemiştir.
224 syf.
2/10 puan verdi
A. M. Celal Şengör
Efendim Zümrüt Ayna kitabı 99 senesinin yazılarından oluşan bir kitapmış. Kolaya kaçmışlar. Ama kitap şöyle başlamış; Ahmet Necdet Sezer Bey’den bahsetmiş. Eski Cumhurbaşkanlarımızdan. Sezer üniversite nedir, nasıl yönetilir konusunda hiçbir fikri olmayan bir adamdı. Entelektüel bir tarafı bulunmayan bir adamdı, diyerek yani sözüm ona biraz
Zümrüt Ayna
Zümrüt AynaCelal Şengör · İnkılap Kitabevi · 2018303 okunma
Reklam
Popper'ın gençlik günlerinin Viyana'sında bilimsellik savında bulunan ve aydınlar arasında çok moda olan, Freud'unkiler ve Adler'inkiler gibi öteki kuramlarsa, sınanamazlardı. Düşünebilecek hiçbir gözlem onlarla çelişemezdi. Bunlar, ne olursa olsun (ayrı ayrı yollarla da olsa) açıklayabiliyorlardı. Popper, bu akımların izleyicileri öylesine inandıran ve heyecanlandıran, her şeyi açıklayabilme yeteneklerinin, aslında en yanlış yanları olduğunu kavramıştır. Bilimsellik savı taşıyan ve bunlara benzer çekicilikteki bir başka moda kuram olan Marxizm ayrı bir durumdaydı. Marxizmden yanlışlanabilir öndeyiler çıkarılabiliyordu. Ancak, böyle öndeyilerden birçokları yanlışlanmıştı bile. Fakat Marxistler yanlışlanmayı kabule yanaşmıyorlar ve yanlışlanmaktan uzakta tutabilmek için, kuramı hep yeni baştan formülleştiriyolardı.
Freud'un Ego, Super-Ego ve Id destanına gelince, bunun bilimsel olduğu savı, Homeros'un Olympos tanrılarına ilişkin öykülerinin bilimsellik savından daha geçerli değildir. Bu kuramlar gibi olguları betimlemektedir ama efsanelerin betimlediği gibi betimlemektedir. Son derece ilginç psikolojik önerileri vardır, fakat bu öneriler sınanabilir bir biçimde ortaya konulmamıştır.
İster İstemez Marx'ın Diyalektik Tarihselciliğini Övmek Zorunda Kalmış
Marksist tarih felsefesi ve Marksist sosyolojinin felsefi ve metafizik açıdan büyüleyici yanı bilimselliği değil, Marx’ın insanlık tarihinin diyalektik gelişimi düşüncesini koruma tarzı ve bu gelişimi somut, bir defaya mahsus, içkin [immanent] bir organik kuvvetle kendi kendisini üreten, tezatlarla dolu [antithetisch] bir süreç olarak görmesiydi. Bu gelişimi iktisadi-teknik alana kaydırması, düşünce yapısında hiçbir değişikliğe yol açmaz; [bu kaydırma] çeşitli şekillerde açıklanabilecek olan bir transferanstır [Transponierung] yalnızca: Psikolojik açıdan, ekonomik faktörlerin siyasi anlamı hakkında bir sezgi; sistematik açıdan, teknikle kendini gösteren beşeri faaliyeti tarihsel olayların hür efendisi ve kaderin akıldışılığına hükmeden bir efendi kılma çabası. “Özgürlük diyarına sıçrayış” yalnızca diyalektik olarak anlaşılmalıdır. Yalnızca tekniğin yardımıyla yapılabilecek bir sıçrayış değildir bu. Aksi halde, Marksist sosyalizmden, eylemde bulunmak yerine yeni bir makine icat etmesi istenebilirdi.
Sayfa 83 - 4. baskı - Mayıs 2017
Empedokles'in özgünlüğü, bilimsel özelliği dışında, dört element öğretisinde ve değişmeyi açıklamak için sevgi ve uyuşmazlık (nefret) ilkelerini kullanmış olmasındandır. Birciliği reddetmiş, Doğanın amaçtan çok şans ve zorunlulukla düzene konduğunu savunmuştur. Bu bakımdan felsefesi, Parmenides, Platon ve Aristoteles'ten daha bilimseldir. Başka bakımlardan, gününün boş inançlarına boyun eğdiği doğrudur. Bunda da son çağın bilim adamlarından daha kötü sayılmaz.
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
76 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.