BİLİMSELLİK FELSEFESİ ve NESNELLİK..."
- "... Bilimsellik Felsefesine göre konu ve yöntemini belirlemiş Bilim’in; tanım ve yöntem, amaç ve konu olarak kendini konumlayış biçimi “ateist ve materyalist, natüralist ve determinist”ken; kendinin halâ, tarafsız ve objektif; din ve inançlardan bağımsız ve ayrı olduğunu iddia eder! Evren hakkında verdiği Bilimsel Bilgilerin, (halâ) olgusal ve nötr, evrensel ve nesnel olduğu yalanını söyler!.." (Ayhan Küflüoğlu, Metabilim: Sihrin Yapısı, izdiham.com)
"BİLİMSELLİĞİN LÂİKLİK ve SEKÜLERLİK MARTAVALLARI...
- "... Kabul etmeyi Bilim/selliğine aykırı görse bile, sonuçta Rabbimiz’in “fiil ve eserlerini” inceleyen Bilim’in; madde ve evren hakkındaki tasvir ve açıklamaları; ister istemez, Rabbimizin evrendeki icraat ve münasebetinin ne olduğunun da tasviri olmaktadır. Bu sebepten, Bilimsellik Felsefesi; “lâiklik ve sekülerlik” martavallarıyla, kendini “din”den ne kadar ayırmaya çalışsa bile; (Rabbimizin icraat ve eserlerini incelediği için) kaçınılamaz bir zorunlulukla, dinimizin alanına girmekte; bazı itikadî ve amelî esaslarımızı tenkid ve ret veya te’yid ve kabul etmektedir..." (Ayhan Küflüoğlu, Metabilim: Sihrin Yapısı, izdiham.com)
Reklam
ibn-i sina büyük bir felsefeci ve bilim adamıdır. islam'ın bilimselliği ve felsefesi konularında çok gurur verecek çalışmalarda bulunmuştur. ama bu büyük insan ne yazık ki kendisini sadece felsefe ve bilim alanına kapatmış diğer alanlarla gereği kadar ilgilenmemiştir. kendi bildiği her şeyi halkına hizmet için açık tutarken, toplumu ve bu toplumun tüm akıbetine gözlerini kapatıp hiç bir reaksiyon göstermemiştir. toplumunun akıbeti ile kendisini hiçbir zaman bağımlı hissetmemiş, bu türden akibetin ne kendisine uyan, ne de diğerlerine ait olan taraflarıyla ilgilenmiştir. o'nun işi sadece kendi alanında bilimsel problemleri çözmek olmuştur. yaşadığı dönem boyunca da başkaca hiç bir işle uğraşmamıştır. zamanında ilgi gösterebileceği tüm konulara tarafsız kalarak ilgi göstermemiştir. bu konulara ilişkin özgün bir görüşü de olmamıştır.
Reformcular
Günümüzün dünyasına egemen güçler, dünyamızın ekonomisine, bilime, siyasetine ticaretine, askeri anlamda ordulara, silah sanayisine ve sömürge alanlarına hakim güçlerdir. Bunlar şeytan ile de işbirliği içinde olup deccalin hakim olacağı sapkın bir din anlayışı ile dünya krallığı peşindedirler. Hal böyle iken bu güç sahipleri bir yandan dini reddeden anlayışla bilimselliği ve felsefeyi öne çıkararak insanlar üzerine hakimiyet kuruyorlar, bir yandan da sanal anlayışları, sanal, sapkınlıkları, hayali versiyonları (cadı, zombi, kurt adam, vampi gibi) sinema gibi etkinliklerde kullanarak insanlar üzerine hakimiyet kuruyorlar. Hristiyanlığın içerisini protestanlaştırmak suretiyle boşaltan ve hristiyanlığı sapkın din anlayışlarının hizmetinde de kullanan bunlardı. Son 200 yıldır Müslümanlık bu sapkınların saldırısı altındadır. Rabbimizin Peygamberimize vaadinden dolayı Müslümanlığın içini boşaltamadılar. Başaramadıkça da saldırılarının artırarak devam ediyorlar. Hatta o kadar ileri giderek etki ajanlarıyla (SURET-İ Hak'tan )görünüp İslamı işten yıkmaya çalışıyorlar.
78 syf.
7/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Güneş Ülkesi ve Campanella
Güneş ülkesi ruh halimden ötürü mü bilemediğim bir nedenler silsilesinden bana biraz karanlık geldi. Ütopya mısın sen distopya mı sorusunu sordurttu. 17. yüzyılın henüz başında yazılmış bu ütopya, bize bir diyalog anlatımı sunuyor. Hospitalario ve Cenovalı ikili konuşma halinde bize Güneş Ülkesi hakkında bilgi veriyorlar. Bu ülke ve ülke
Güneş Ülkesi
Güneş ÜlkesiTommaso Campanella · Kapra Yayıncılık · 20213,551 okunma
Dursun ve diğer yazarların kitaplarına uzun bir değerlendirme
Son bölümde, İslâm'a yönelik eleştirel görüşleri üzerinde durduğumuz Turan Dursun ve Erdoğan Aydın'ın genel olarak eleştirilerinin niteliği, temel görüş ve iddialarının düşünce tarihindeki yeri ve günümüzdeki anlamı ile vardığımız sonuçlar ve önerilerimizüzerinde duracağız. Şunu da belirtelim ki, yazarların eleştirileri, sadece kendi görüşlerini
Reklam
77 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.