Dua, ubudiyetin ruhudur ve hâlis bir imanın neticesidir. Çünki dua eden adam, duası ile gösteriyor ki: Bütün kâinata hükmeden birisi var ki; en küçük işlerime ıttıla'ı var ve bilir, en uzak maksadlarımı yapabilir, benim her halimi görür, sesimi işitir. Öyle ise; bütün mevcudatın bütün seslerini işitiyor ki, benim sesimi de işitiyor. Bütün o şeyleri o yapıyor ki, en küçük işlerimi de ondan bekliyorum, ondan istiyorum. İşte duanın verdiği hâlis tevhidin genişliğine ve gösterdiği nur-u imanın halâvet ve safîliğine bak,
قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبّ۪ى لَوْلَا دُعَٓاؤُ۬كُمْ
sırrını anla ve
وَ قَالَ رَبُّكُمُ ادْعُون۪ٓى اَسْتَجِبْ لَكُمْ
fermanını dinle.
اَگَرْ نَه خَواه۪ى دَادْ ، نَه دَاد۪ى خَواهْ
denildiği gibi: Eğer vermek istemeseydi, istemek vermezdi.
Bir insan nasıl olur da söylemeye değer bir şeyi olduğunu bilir de bunu tam olarak ifade edemezdi? Kelimeler beni terk etmişti sanki.
Tam olarak, Teşekkür ederim, gibi bir his değildi bu; sadece, Beni güvende hissettiriyorsun, gibi bir şey de değildi;
ikisinin arasında gidip gelen bir duyguydu bu.
Arkadaşlık, dostluk veya aşk gibi duyguları güzel ve anlamlı kılan şey nedir bilir misin? Bu güzel ve anlamlı duyguların temelinde her daim sevginin olmasıdır.
Kalbin bilgisi aklın bilgisinden daha ulvidir.Akıl kalbin bildiği gibi bilemez.Akıl mesafelidir şüphelidir şüphecidir ama kalp dokunarak, hissederek, inanarak bilir.