250 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Kadın Ya Da Erkek Değil, "İnsan"
Bazı konulara yönelik olarak, özellikle bizim toplumumuzda bizatihi konunun kendisinin hak etmediği muamelelerde bulunmak adeta normalleşti. "Aykırı" gibi tanımlanan, bu şekilde dışsallaştırılmaya çalışılan nice konu bu çabanın sonucunda, konu hakkında bizzat ön yargı sahibi olmayan insanları bile yanıltır hale geldi. Bahsettiğim mevzu
Toplum ve Bilim - Sayı: 101
Toplum ve Bilim - Sayı: 101Toplum ve Bilim Dergisi · İletişim Yayınevi · 20146 okunma
STEVE JOBS'UN SON SÖZLERİ
İş dünyasında başarının zirvesine ulaştım. Diğer insanların gözünde, benim hayatım tam bir başarı örneği. Ancak, çalışmanın yanında mutluluğu çok az yaşadım. Sonuç olarak, zenginlik ve varlık hayatın alıştığım bir yönü oldu. Şu anda bir hasta yatağında tüm hayatımı gözden geçirirken, kıvanç duyduğum tüm zenginlik ve tanınmanın ölümün karşısında
Reklam
Vicdanımın en orta yeri acıyor.   Size de arada bir olur mu böyle? “Acaba” diyorum; bu ince çizgide nefes aldınız mı hiç? Ben çoktandır alıyorum, şimdi bile… Üst üste hem de bin kere tekrar ederek ve katlayarak çoğaltıyorum içimdeki sancıyı. Burası bir uçurum kenarı… Metrelerce yukarıdan aşağı doğru bomboş gözlerle bakılan bir yer. Ne kadar da özgürlük kokuyor ah! Sonrasında kanatlarım varmış gibi bir hisse kapılıyorum.  Tadına bakmak için sabırsızlanıyorum aslında. “Ölmek nasıl bir şey?” diye tekrarlıyorum içimden.  Dedikleri kadar jilet kesiği gibi kesiyor mu acıları? Mesela, ne kadar bir şiddetten sonra hafifler insan? Biliyor musunuz? Biliyorsanız söyleyin.  Bir insanın, en doruktaki bir acıda bile duyarsız kalabilir mi kalbi? Azı, çoğu, ölçüsü nedir? “Acı” diyorum, acı hani?  Yaktığı yerden bir cerahat gibi akıp gider mi ya da hiç gitmez mi? Merak ediyorum sahiden. Şimdi, hangi inanç geri çevirecek içimdeki intihar isteğini? Nasıl bir umut erteleyebilir ecele beni? Beni kandıracak bir söz var mıdır bu dakikadan sonra ve hâlâ? Varsa söyleyin. Gelecekse beklerim.  Ama kandırmayın beni. 
-Dostluk nedir biliyor musunuz? diye sordu. -Evet diye yanıtladı Çingene kızı; kardeş gibi olmaktır, tıpkı elin iki parmağı gibi iç içe geçmeden birbirlerine dokunan iki ruh gibi.
Sayfa 105Kitabı okudu
Napoléon, Fontanes’a şöyle dermiş: “Şu dünyada en çok hayranlık duyduğum şey nedir, biliyor musunuz? Gücün herhangi bir şey kurmakta yetersiz kalması. Yalnız iki güç var dünyada: kılıç ile ruh. Kılıç sonunda her zaman ruha yenik düşer.”
ULVÎ SOYDAN İHTİLAFLAR...
- " (...) "Ümmetimin ihtilafı rahmettir!"... Topluluk hakikati fertlerde tecelli ettikten sonra, her ferdin şahsiyet olarak birbirinden ayrılığı içinde tecelli eden ihtilaf doğrudan doğruya rahmettir... Bu nedir biliyor musunuz?.. Adeta "istisnalar kaideyi bozmaz!" diyoruz ya, kaideyi bozmayacak istisnaların da kaideden olması gibi... Bu mânâda, o tip ihtilaflar da kaidedendir, işin aslındandır. Tabiî bunun, "varoluş" bakımından büyük bir hikmeti var: " Araz, aslın görünebilmesi için gerekli unsurdur, zarurî unsurdur!" Bu bakımdan, topluluk hakikatinin tecelli ettiği bir yerde söz konusu olan ihtilaflar, İslâmî mânânın yeni şartlara uygulanabiliyor olmasının, uygulanmasının, gerekli şartlarıdır; bu mânâda da, rastgele ve nefsanî dalaşmalarla, ulvî soydan ve Hakk rızasını gözetir ihtilaflar arasında fark vardır..."
Sayfa 22 - "Cemaat" ve "Aksiyon" isimli konferanstan,İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dalgıçlık.
"Bilmezsiniz bu havanın kıymetini siz!.. Allahım! Nedir bu nefes almak biliyor musunuz? Müthiş tatlı bir şey! Hani kana kana su içersin, bazen susuzluktan yandığın zaman ya! Bayılırsın! O su ne tatlı şeydir! İşte hava da öyle... Sudan bin kere tatlı! Zanaata ilk başlarken sudan çıkıp da kafandan kafalığı çıkardılar mı, dünya varmış sanırsın. Bir neşelenirsin!"
Sayfa 76 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Dostluk nedir, biliyor musunuz?" diye sordu. "Evet." diye yanıtladı Çingene kızı; "kardeş gibi olmaktır, tıpkı elin iki parmağı gibi iç içe geçmeden birbirlerine dokunan iki ruh gibi."
Sayfa 105Kitabı okudu
"Tren yakında kalkıyor. İşin fenası nedir biliyor musunuz? Tam hareket zamanını bilmemek; hep bugün, yarın diye düşünmek. Ve böylece bu havadan gelen zamanı en manâsız şekilde harcamak!"
Sayfa 298Kitabı okudu
Bîrûnî 27 yaşındayken 18 yaşındaki İbn Sina’yla yazılı bir münakaşaya giriyor. Konu nedir biliyor musunuz? “Işığın sürati ölçüsüz müdür, yani lâ-mütenâhî midir, yoksa ölçülebilir mi? Yani zamanla ölçülebilir mi?” Ne müthiş bir şey değil mi! Böyle bir şey bugünün Türkiye’sinde bile olmaz.
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.