Bağırmıyorduk. Ağlamıyorduk. Yumruklar dolusu çığlıklar atmıyorduk. Çünkü sessizliğin şart olduğunu biliyorduk. Düşünmek için gerekiyordu. … Ama diğerlerinin bundan haberi yoktu. Bu yüzden, konuşuyorlardı. Emirlerin seyrekleştiği saatlerde, kulaklarımı delik deşik edecek kadar çok konuşuyorlardı. Konuşmalarını önemsemiyordum. Kulaklarımda yeni delikler açan, yüksek sesle konuşmalarıydı. Bağırarak.