"En azından Bill Denbrough hatırlamadığı rüyalardan uyandığı sabahlarda, çocukluğunu ve o güzel günleri paylaştığı arkadaşlarını hatırlamaya yaklaştığında bunları düşünüyor..."
George Denbrough kendisini bekleyen tuhaf ölüme doğru koşarken, ayakkabılarının tabanlarından hoş bir melodi yükseliyordu ev o anda içini dolduran tek his, ağabeyi Bill'e duyduğu katıksız ve yalın sevgiydi...
George Denbrough kendisini bekleyen tuhaf ölüme doğru koşarken, ayakkabılarının tabanlarından hoş bir melodi yükseliyordu ve o anda içini dolduran tek his, ağabeyi Bill’e duyduğu katıksız ve yalın sevgiydi… Sevginin yanında, Bill’in orada olup bu manzarayı görememesinden, bu maceranın parçası olamamasından duyduğu üzüntü de vardı. Elbette eve döndüğünde bunu Bill’e anlatmaya çalışacaktı ama ağabeyinin bunları görmesini sağlayamayacağını biliyordu. Oysa rolleri değişseler, Bill öyle bir anlatırdı ki çocuk orada olup tüm bunları gördüğü izlenimine kapılırdı.
Gegorge denbrough kendisini bekleyen tuaf ölüme doğru koşarken ayakkabılarının tabanlarında. Hoş bir melodi yükseliyordu ve o anda içini dolduduran tek his ağabeyi bill'e duyduğu katıksız ve yalın sevgiydi....
Kemik Torbası kitabını okurken yirmili yaşlarıma bir yolculuk yapmış hissine kapıldım. 2001 yılında almış ve birkaç gün içinde bitirmiştim bu güzel romanı. Bir çok kişiye tavsiye, bir çok kişiye de hediye ettim vaktiyle. Ve tam yirmi bir yıl sonra yeniden okurken, o zamanlara geri döndüm ister istemez.
Stephen King okurlarının aşina olduğu klasik
En azından Bill Denbrough hatırlamadığı rüyalardan uyandığı sabahlarda, çocukluğunu ve o günleri paylaştığı arkadaşlarını hatırlamaya yaklaştığında bunları düşünüyor...