Hayranlık ve acı aynı anda nasıl hissedilir bilmiyorsanız bu kitabı okuduktan sonra bu iki duyguyu aynı anda tadacağınıza emin olabilirsiniz.
Atatürk, zamanında bu kitabın resmi ve askeri liselerde özellikle okutulmasını istemiş. Neden istediğini okurken zaten net bir şekilde anlıyorsunuz. Ama şimdi kendi zamanıma bakıyorum hatta 23 yıl önceki liseli zamanıma da gidiyorum ve bu kitabı okusaydım hayatım değişir miydi diye soruyorum kendime ve cevap kocaman bir hayır oluyor. Çünkü anlamazdım. Aldığım eğitim ile burada yazılanları algılamam olanaksızdı ve şimdi de okuyanların çoğunun anlamasının olanaksız olduğunu düşünüyorum.
Çok geç kalmışız, çok yozlaşmışız ve biz, bu ülke kaybolmuşuz. Baştan ayağa, sağdan sola, herkes bitik bir durumda. Kitapta bir cümle vardı, herkes pislik kokuyor ama kokuyu umursayan kalmamış. Alışmış...
Uzakta bir ülkenin nasıl refah seviyesine çıktığını okudum hayran kaldım.
Ve içinde bulunduğum ülkenin geri dönülülüp dönülmeyeceği meçhul olan bir pislikte yaşadığını görüp acı çektim.
Geç kaldım diyorum kendi adıma ama geç kaldım diye de hiçbir şey yapmamayı da yediremiyorum kendime.
İnsanlarımız...
Vatanımız...
Evet ne dediğimi bilmediğim bir zamanlar kurduğum bir cümle vardı. Şimdi daha da anlam kazandı.
Varlığım, varlığına armağan olsun.
Çocuklarım... En azından ömrümün sonuna kadar vatan için ve dolasıyla tüm insanlık için onların ışığının sönmesine izin vermeyeceğim.