Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir problemin nedenini bilmek çözmeye yetmiyor.
Ama aşk söz konusu olduğunda bilmek yetmiyor, bilmek değiş­tirmiyor, aşk kendi yasalarını istiyor sizden.
Reklam
Şu uğursuz zaman hikayelerinizle bana yeteri kadar işkence yapmadınız mı? Anlamsız bir şey bu! Ne zaman! Ne zaman! Günün birinde! Yetmezmi işte! Başka günlerden farksız bir gün dilsiz oldu, günün birinde de ben kör oldum. Günün birinde sağır olacağız. Günün birinde Doğduk, günün birinde öleceğiz. Aynı gün, aynı an, size yetmiyor mu bu kadarını bilmek? Bir ayağımız mezarda dünyaya getirirler bize, güneş bir an parıldar, sonra yeniden gecedir.
Şimdi ben bu durduğum yerden misyoner kilisesinin ardındaki mango ağacını görüyorsam, bu yalnızca ben onu gördüğüm için ruh değildir. Ama eğer ben onun misyoner kilisesinden büyük olduğunu ayrımsayabiliyorsam işte o ruhtur. Demek ki salt görmek yetmiyor, bilmek de lazım..
Reklam
İçimde her şeyi bilen ama susan, binlerce yıldır yaşayan biri var, dedi bana. Rüyalarımda koca bir dünya haritasının önündeyim. İstediğim yere dokunup orada ne olup ne bittiğini görebiliyorum zihnimde. Alaska’da bir kasabanın otobüs tarifesini okuyabiliyorum mesela; bir otobüs gecikiyorsa bundan haberim oluyor. Afrika’daki bir evde pişen yemeğin tarifini de biliyorum. Eğer chambo balığına gereğinden fazla manyok yaprağı konulmuşsa bunun yarattığı farkı dilimde hissedebiliyorum. Veya Güney Kore’de tır şoförleri greve gidiyorsa hangi sevkiyatlarda aksama olacağını biliyorum. Ama bilmek yetmiyor, diye ilave etti. Görmek, bilmek, duymak başka. Bir de müdahale edebilmek var. Benimki hayvan bilgisi.
Benim olduğunu bilmek yetmiyor , benim olduğunu göstermeni istiyorum
Sayfa 216
Kazanırken neyi kaybettin?
Yalnızca, ilerdeki bir hedef için yaşamak, sığ bir şeydir. Yaşamı dağın tepesi değil, eğimleri ayakta tutar. Her şeyin büyüdüğü yerdir burası. Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı, Robert M. Pirsig Sosyal medya paylaşımlarında denk geldiğim bir şaka var: Antik felsefe “Ben kimim?” sorusuyla başladı, insanların yaygın kişilik sorunu yaşadığı
Şu uğursuz zaman hikâyelerinizle bana yeteri kadar işkence yapmadınız mı? Günün birinde doğduk, günün birinde öleceğiz. Aynı gün, aynı an, size yetmiyor mu bu kadarını bilmek. Bir ayağımız mezarda dünyaya getirirler bizi, güneş bir an parıldar, sonra yeniden gecedir. godot'yu beklerken samuel beckett [13 Nisan 1906, Dublin — 22 Aralık 1989, Paris]
Godot'yu Beklerken
Godot'yu Beklerken
Samuel Beckett
Samuel Beckett
Reklam
Sosyal Disiplin/İrade İmtihanı... İmtihan bu,yeri gelir; _Talut ve Calut Kıssasında olduğu gibi Nehir suyuna ulaşınca verilen emire rağmen sınır tanımaksızın kana kana su içenler ve su ile çözülen iradeler... _Balıklara ulaşma sevdası ve verilen yasaklara karşı çözülen iradeler... _Uhud da Okçular tepesinde çözülen iradeler _Zer ile çözülen
Hak katında sevgi milyonlarca Erkeğe, sonsuz alternatife rağmen tek bir Kadına kalbini, ruhunu, bedenini adamak, emanet etmek, bağlanmaktır. Hak katında sevgi milyonlarca kadına, sonsuz alternatife rağmen tek bir Kadına kalbini, ruhunu, bedenini adamak, emanet etmek, bağlanmaktır. Kalbinde gerçek bir sevgi varsa ABD'ye gitsen, Şamada gitsen nereye gidersen git eller, gözler, ruh, beden sevdiğinden başkasıyla yapamaz mutlu olamaz. Geçici zevklerde, geçici heveslerde İnsan kendini ve ait olduğu sevgiyi bulamaz. Geçici zevkler uğruna ne ömrünüzü, ne vaktinizi, ne kalbinizi yorun, ne maddiyatınızı heba edin, ne de ruhunuzu kirletin. Kaderde varsa senin olan bir şekilde sana gelecek ve geldiğinde sen zaten onu her haliyle manevi duyguların yüksekse bileceksin. Bazen bilmek yetmiyor göz var, nazar var, haset İnsanlar var sevgine, kalbine, sevdiğine sahip çıkmayı ve onu kem gözlerden dillerden uzakta filizlenip yeşertmeyi resmiyete dökerek büyütmeyi bileceksin. Ve her zaman özelini sen ve o arasında tutmayı. Sevgi iki kişiliktir ve orada üçüncü bir kişiye yer yoktur. Mutlumusun sevdiğine ya da suya anlat, mutsuz musun sevdiğine ya da suya anlat ama asla üçüncü bir kişiye anlatma. Dostmu arıyorsun Allah'tan güzel dost mu olur... İnsanlar öyle bir varlık ki sende var onda yoksa onu yok etmek için her türlü kötülüğü eliyle diliyle gözüyle kalbiyle yapar o yüzden herşey Allah ile senin aranda bırak kalsın. Aldatan bir İnsan veyahut geçmişte aldatılan bir İnsan sevdiğinin sürekli kendini aldatmasından korkar. Gerçek seven sadece ve sadece sevdiğini her zerresinde taşır. Sevgi Aşk güven üzerine kurulur güven yoksa sevgi ve aşk yoktur sadece ve sadece çıkarlar vardır.
Makale - Karşı Ateşlerin Alevleri
Bourdieu’ye göre toplumsal dünyayı anlamak bu dünyada yer alan tahakküm biçimlerini ortaya çıkarmakla ilgilidir ve bunu ortaya çıkarmak da sosyolojinin en önde gelen görevidir. Ne var ki, eşitsizliği yaratan tahakküm biçimlerini bilmek ve tespit etmek onları tamamıyla etkisiz kılmaya ya da var olan koşulların ötesine gitmeye yetmiyor. Toplumsal dünyayı değiştirmek için bu dünyanın sürekliliğini mümkün kılan pratikleri değiştirmek gerekiyor.
Aphasia

Aphasia

@Mistefa_
·
02 Nisan 15:12
Makale - Karşı Ateşlerin Alevleri
Bourdieu, konumunu belirlemek amacıyla öncelikle hem bireysel bilinç ve iradeden bağımsız bir toplumsal gerçekliğin varlığını savunan (nesnelcilik) hem de bu gerçekliği bireylerin onun hakkındaki temsillerine indirgeyen (öznelcilik) yaklaşımları reddeder. Habitus kavramıyla, nesnelcilik ile öznelcilik şeklindeki geleneksel ikilikten kopar. Yalnızca her ikisi birlikte ele alındığında toplumsal dünyaya önemli ölçüde ışık tutulabileceğini düşünür. Diğer bir ifadeyle, bireyler toplumsal hayatlarını sürdürürlerken bilincine varamadıkları belirleyici yapılar içinde eylerler, eylemleri yapılar tarafından kısıtlanır. Ne var ki, aynı zamanda eylemleriyle yapıları da kurarlar; yapılar bireylerin gündelik eylemleri aracılığıyla toplumsal olarak inşa edilir. Dolayısıyla nesnel yapılar vardır var olmasına, ancak bireylerin toplumsal etkinliği, bu yapılara dair pratik bir hakimiyet içerisinde gelişir. Bu nedenle Bourdieu nesnelcilik ile öznelciliğin getirdiği kazanımları muhafaza ederek bunları aşan bir eylem ve yapı anlayışı geliştirmeye çalışır. Toplumsal dünyayı muhtelif sermaye formlarının (iktidar biçimlerinin) üretildiği, dolaşıma girdiği ve tüketildiği alanlar olarak kavramsallaştırır. Bu formların ışığında, toplumsal dünyadaki her bir alanın hiyerarşinin, çatışmanın ve mücadelenin mekânı olduğunu ileri sürer.
İnsan...
Aynı sözcüklerle farklı dilleri konuşuyor insanlar. Birbirini anlamaktan uzak. Çıkarları çatışıyor boyuna. Farklılıkları bir çarkın dişleri gibi algılayamıyor. Allah'ı ilan, Hz. Muhammed'i (sav) Allah'ın kulu ve resûl'ü bilmek yetmiyor kardeş olmalarına. Daha geçerli kriterler var "öteki"nin varlığından hoşnut olmak için. Milliyet, ten rengi, dil, hatta banka hesapları... Anahtarı kaybettiği yerde değil de ışık var diye kapının eşiğinde arayan Nasrettin Hoca'ya benziyor halleri. Mutluluğu; hırs, tamah, kin, nefret, haset, öfke taşlarıyla döşenmiş patikada arıyor. Hazan yaprakları serilmiş yoluna. Altın sanıyor.
Sayfa 207 - Timaş Yayın GrubuKitabı okudu
1.322 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.