"...Belki bugün yalnızca daha az "deliyim" fakat biz deli değiliz yaralıyız ve kendi bandajlarımızız.
Şunu bilmelisin ki iyileşmekteyiz ve orada olsaydım sana sıkı sıkı sarılıp şöyle derdim: iyi, iyi, iyi olacaksın.."
Tamamını okuman için biraz sabretmen gerekiyor sevgili okur. Okurken bir-iki-üç-dört-beş-altı-yedi-sekiz sabır taşı parçalaman muhtemel. Bu yazıda sana bu kitabı nasıl okumaya karar verdiğimi anlatacağım-tabii klavyem bana güç verdikçe. Sana yazı boyunca güzel sürprizlerim olacak-ama duyu organlarını sekiz açman gerek. Lafı uzatıp seni farklı
Sadece seninle konuşmak istiyorum.
İlk defa her şeyi sana söyleyeceğim. Bütün
hayatımı bilmelisin, her zaman senin olan
ama senin asla bilmediğin hayatımı... Fakat sırrımı ben öldüğümde, artık bana cevap vermek zorunda olmadığında, uzuvlarımı ateşle sarsmakta olan şey gerçekten nihayete erdiğinde öğrenmelisin. Eğer yaşamaya devam etmek zorunda kalırsam, bu mektubu yırtacağım ve her zaman sustuğum gibi susmaya devam edeceğim. Mektup ellerindeyse şayet, artık ölmüş olan bir kadının sana, ilk dakikasından son nefesine kadar hayatını anlattığını bil. Sözlerim seni korkutmasın; ölü bir kadın artık hiçbir şey istemez, ne aşk ne merhamet ne de teselli. Senden sadece bir tek şey istiyorum: Burada sana sığınmakta olan acımın söylemiş olduğu her şeye inanman. Söylediğim her şeye inan, senden sadece bunu istiyorum. Hiç kimse biricik yavrusunun ölüm saatinde yalan söylemez
Ey insan bu endişe niye? Sana gelen gamların daimi olmadığını farkına var. Şafak tohumları kendisini sonlandıracak karanlığın içinde değil midir? Senin için geçmiş bir daha gelmez bunu bilmelisin, yarınınsa meçhul, o halde dem bu demdir iyi değerlendir. Sakın unutma! Seni yaşayabilecekken, yaşayamadıkların bitirir yoksa elinde olmayan, hayal