"Beni seviyor musun?"
"Sevmek mi? Sen bana daha dokunur dokunmaz buz kesiliyorum."
"Bir çaresine baksak bunun."
Şimdi doğrulmuş oturuyordu. Kolumu beline doladım. Bana yaslandı. Gayet sakindik. İnsanı, acaba kendi gözleriyle mi bakıyor, diye düşündüren bir bakışı vardı, o anda bana işte yine öyle bakıyordu. Dünyada herkesin gözleri kapansa bu gözler yine böyle bakar, mütemadiyen bakardı. Sonra, öyle görünüyor ki, sanki dünyada böyle bakmıyacağı hiçbir şey yok gibiydi; hakikaten, korktuğu şeyler o kadar çoktu ki!
"Vallahi, bunun çaresi yok gibi geliyor bana." dedim.
"Bilmem." dedi. "O ıstırabı tekrar duymak niyetinde değilim."
"Birbirimizden uzaklaşalım daha iyi."
"Peki ama, yavrum, ben seni görmek isterim. Bütün mesele sade o değil ki."
"Evet ama, sonu hep buna varıyor."