Yeniden doğmak için insanın kendindeki bazı şeyleri ölüme terk etmeyi bilmesi gerek. Kuş, sağlıkla parlayan yeni tüylere karşılık yıpranmış tüylerini dökerken böyle yapar. Bu, onun için yaşamsaldır.
Her şeyi günah bilmesi, saflığı rahatsız ediyor insanı. Belki başkası için bu da
cezbedici gelirdi, bu halini severdi. Ama ben kendimi Allahaffetsin, bu dine bile ait hissedemiyorum. Bazı eyler anlamsız
geliyor. Nurten'i görüyorum, abdest aldıktan sonra banyodan baş örtüsü hafif açık, kolları sıvalı, ayakları nemli çıkıp dua okuya okuya geçiyor oturma odasına. Namaz kılmak için, tespih çekmek için, Kuran okumak için abdest alıyor gün boyu.
Oysa temiz zaten, her gün defalarca yıkıyorsun, temizsin zaten, abdest almana gerek var mı, diyorum. Acıyarak bakıyor
bana. Çarpılmandan çok korkuyorum diyor.
Anlaşılmış ve algılanmış olan bir şey üzerine ne kadar düşünülür ?
Neredeyse hiç.
Örneğin mantıktaki özdeşlik ilkesine dayanalım ;iki ,ikidir. Kitap ,kitaptır.
Bu söylediğim kavramdır ama anlamlandırırsak kimine göre kitap; iki kapaktan oluşan ve içinde sayfalar barındıran bir nesne ,kimine göre; gerek dil haznesi gerek ufku açan bir merhale