" Keşke herkes kendi içsel deliliğini bilse ve onunla birlikte yaşamayı öğrense."
Sayfa 142 - Can çağdaş yayıneviKitabı okudu
Keşke herkes kendi içsel deliliğini bilse ve onunla birlikte yaşamayı öğrense. Dünya daha kötü bir yer mi olurdu? Hayır insanlar daha yürekli daha mutlu olurlardı.
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
"İnsan gerçekten en çok sevdikleriyle sınanıyormuş. Her ne olursa olsun ilk onlarda doğruyu arıyormuş,kaybedeceğini bilse de yüreğini onlarla sarıyormuş."
Kendi kendine yalan söyleyemezdi; eğer sınıf başkanı rozetinin yolda olduğunu bilse, onun Ron'a değil kendisine gelmesini beklerdi. Bu onu Draco Malfoy kadar kendini beğenmiş yapıyor muydu acaba? Kendini başka herkesten üstün mü görüyordu? Ron'dan daha iyi olduğuna gerçekten inanıyor muydu?
TEPEBAŞI'ndaki İngiliz Elçiliğinin bahçe kapısının önünde bavullu, torbalı, çantalı, sarıklı, fesli yüzden fazla Osmanlı toplanmıştı. Birbirleriyle itişerek, kakışarak, panik halinde, içeri girme ye, kapıdaki görevliler de düzeni korumaya, sığınmacıların birer birer içeri girmesini sağlamaya çalışıyorlardı. Bir İngiliz askeri içeri girmek
Reklam
Benim gözümde dünyadaki her şeyin,her düşüncenin nasıl üstündesiniz,anlatamam!Benim gözümdeki yerinizi kimse bilemez,bilse bilse Tanrı bilir,yalnızca!
Tanrı ne yapacağımızı bilse de yaşamlarımız önceden belirlenmiş değildir.
Bütün insanlar ölümlüdür: Ama her insan için, ölümü, bir çaparızdır; ölümünün geleceğini bilse bile, ona boyun eğse bile, insan için, bu ölüm, olağana aykırı bir yamanlık taşır.
Sayfa 128 - İmge Kitabevi
Reklam
Benim onu sevmemin nasıl bir mucize olduğunu bilmiyor. Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu. O da haklı. Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu. Farklı boyutlarda elbet. Ama bir şekilde sevmiş. Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil. Fakat ben ne yapabilirim? Anlatamıyorum. Anlatamamamın sıkıntısı içimdeki telaşı kat be kat artırıyor... Seni en çok ben seviyorum desem, en başka ben seviyorum ve en başta, herkesten çok, en çok, en... Ne en? İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır. Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor. Anlatabildiğim kadarını... Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? Birer çay içilebilir belki..
Çünkü her hareketin nihai sonucu acıydı ve belki de, insanoğlu bunu bilse, hiç doğmazdı. Belki de daha kötüsü, bütün bunları bilse de doğmaya devam ederdi. Ne de olsa, insandı ve doğası gereği arsızdı. Doğmak için her şeyi yapardı.
Ne de olsa sevgisiz bir hayat yaşamaya değmez. Sevgisiz bir hayat nedir ki? Meyve vermeyen bir ağaçtır. Rüyasız bir uykudur. Hatta bazen uyumayı bile başaramamaktır. Günlerini penceresiz ve kara duvarlı bir odada geçirip güneşi beklemektir, insan bu odanın bir anahtarı olduğunu bilse de kapıyı açıp dışarı çıkmak istemez.
Sayfa 230Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.