Gelene geçene hep seni sordum
Yokluğuna bir türlü alışamadım
Kabusumu bile hep hayra yordum
Bu derdimi kimseyle paylaşamadım
Sen gidince birden,durdu sanki zaman
Takvimden yaprak bile koparamadım
Sensizliği bir bilsen ne kadar yaman
Yar kendimi bir türlü toplayamadım
Bilseydim bu kadar zor, sensiz yaşamak
Engel olmazmıydım hiç, çekip gitmene
Öylesi zor ki yokluğuna alışmak
Mani olmalıymıştım, veda etmene
Bilseydim sensiz heryer,bir yangın yeri
Ayrılık ateşiyle,hiç tutuşmazdım
Döndürebilsem keşke,zamanı geri
Tutardım ellerinden, hiç bırakmazdım
Oysa ben, ben olmasaydım da mesela onun gibi bir kitap kurdu olsaydım, bütün kitapları okumuş olsaydım, kitap tozu yutmaktan ciğerlerim bozulmuş olsaydı, kitap tozu koklamaktan burnum durmadan aksaydı, kitap tozundan kaşınsaydım, her bir şeyleri ince ayrıntılarına kadar bilseydim, böyle bir tıknefes bir aydın olmasaydım, onun gibi davranır mıydım hiç? Karşıma ilk çıkan küçük hesaplı bir kahramanın gözlerine sevgiyle bakar mıydım? Bütün kitaplarımın acısını ondan çıkarırdım.
Ben bütün oyunların çocuklukla birlikte sona ereceğini bilseydim, muhakkak oynardım işte: Haini oynardım, korkağı oynardım, fakat oynardım ; kimse beni sahneden çıkaramazdı. Büyüyünce bu rolleri oynamak pek hoş olmuyordu.
Sen gitmek istiyorsun ama, Allah'a yemin ederim ki ben seni kolay kolay bırakmam. Çünkü senin gibi güzel bir varlığın gidişi benim için felaket olur, kıyamet kopmuş gibi olur
N’olaydı sihr bileydim ki hicre doymak için
Yüreğimi yüreğin gibi seng-i hare kılam
Ayrılığa dayanabilmek için keşke sihir bilseydim
Bari yüreğimi seninki gibi mermerden yapardım