Moliere sende Fransız edebiyatının başına gelmiş muazzam şeylerden bir şeysin. Yolunu yol tutsalar bambaşka olurlardı diyorum. O kadar. Gözlem gücü muhteşem. Önce Hastalık Hastası, sonra Kibarlık Budalası ve şimdi de Cimri. Aslında peşpeşe okumazdım böyle ama merak ettim artık Cimri'yi de. İyi oldu. Benden geçtin Moliere. Şimdi hedefimde Kadınlar Mektebi var.
Cimrilik korkunç bir olay. İnsanı delirtir, yoldan çıkarır, nefretlik hale getirir. Dışarıya verdiği rahatsızlığın bin katını hayatında yaşar. Cimrilik denen şey sadece para ile ilgili bir şey değil. Cimri olan insanın ruhu, kalbi, beyni oluyor. Tüm varlığı ile cimri olur bir insan. Yani cimri kendisine daha bir dar eder hayatı. Ucuz zevkleri ile bolluk içinde yaşayıp gittiğini düşünür öyle. Yazık. İktisada ne kadar aşık isem (Nâ-kes) olandan o kadar nefret ediyorum. Geldik gidiyoruz? Ve bende kesinlikle kendimin olmayanı benimsemeye tenezzül etmem diyorum. Kendime ait gördüğüm şeyi çöp olsa severim, bir şeyle ilgili hissetmiyorum diyorsam o şey pırlanta olsa dönüp bakmam. O yüzden her zaman çok huzurlu hissediyorum maddi olarak. Zaman zaman manevi âlemime de faydası oluyor tabi. Para biriktirme olayı bile benim için ağır bir imtihandır. Çünkü her ne kadar müsrif görmüyorsamda kendimi, bir şeyleri biriktirmek ruhuma ağır gelir. Ben bunu laf olsun diye değil gerçekten hissettiğim için söylüyorum: Dünya'da olmanın hiç bir hükmü yok. Burası sadece geçiş. Ben hem ölmekten çok korkuyorum hem de bu dünyayı hiç sevmiyor ve de bağlı hissetmiyorum. Dünya'da kalacak olan her şey "kalacak", biz gidiciyiz...