İnsan nasıl, birinin oturduğu meskenden ve yaşadığı semtten onun tabiatı ve mizacı üzerine bir tasavvura varırsa, ben de Hayvanat Bahçesi’nin hayvanlarına o açıdan yaklaşıyordum. Arka planlarında sfenkslerle piramitlerin birer sıra asker gibi dizildiği devekuşlarından, pagodasında bir büyücü rahip gibi hükmünü süren ve hizmetine durduğu iblisle
Merhabalar :) Bugün Walter Benjamin'in Masalcı adlı kitabıyla geldim. Kitaba geçmeden önce yazarı tanıyalım. Alman edebiyat eleştirmeni, kültür tarihçisi, düşünür ve estetik kuramcısı olan Walter Benjamin, 1892'de Berlin'de doğdu. Çocukluğunu Berlin'de geçiren yazar, bu yıllarını "Bin Dokuz Yüzlerin Başında Berlin'de
Bir sırrı bütün gün kendime saklamışım: son geceki rüyayı. Bu rüyada bir hortlak görmüştüm. Hortlağın bir şeylerle uğraştığı yer hiç de kolay kolay tasvir edebileceğim gibi değildi. Gene de, benim tanıdığım, ne var ki ulaşamadığım bir yerle benzerliği vardı. Annemin, babamın yattığı odaydı burası; rengi atmış, mor, arkasında annemin sabahlıklarının asılı olduğu bir kadife perdenin örttüğü bir köşe. Perdenin arkasındaki karanlık, sonu bulunur gibi değildi: Bu köşe, annemin çamaşır dolabı biçiminde önümde açılan o aydınlık cennetin şöhreti kötüye çıkmış karşı kutbuydu…
" Belki, unutulmuşu o kadar ağır ve vaatkâr kılan şey, artık erişemediğimiz, kaybolup gitmiş alışkanlıkların izinden başka bir şey değildir. Belki bizim köhne yapımızdan kalan toz zerreleriyle karışmasıdır, unutulmuşun öylece sürüp gidişinin sırrı."
" Herkesin, bir dileğini yerine getirecek olan perisi vardır. Ne ki, pek az kimse tuttuğu dileği hatırlayabilir; bu yüzden, pek az insan daha sonraları kendi hayatında o dileğin gerçekleştiğini fark eder. "