İstiyordum ki, adamakıllı kaybolayım ormanda…
Sayfa 88 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Arada bir sesini duyuyor ve şehrin içinde bir yerlerde olduğunu biliyorum ama, çoktan beri yüzünü göremiyordum onun.
Sayfa 21 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Beni en çok suçtan arındırmışlığım tedirgin ediyor.
Sayfa 7 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Anlaşılan, insanoğlunun, kendi yarattığı şeyi bile elinde tutamayacak kadar zayıf ve çaresiz bir yaratık olduğunu bilmiyormuşum daha. Hatta ben kendi dışında kalan birçok şeyi bilmediğim gibi, ne yazık ki insanların aradığını hiçbir zaman, hiçbir yerde bulamayacağını da bilmiyormuşum. Bulamazmış oysa...
Sayfa 52 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
Bu, insanoğlunun baştan beri kurtulamadığı ve sonsuza dek de asla kurtulamayacağı, tuhaf bir yazgıymış zaten; önce ne yapıp edip bin bir güçlükle, kıvrana kıvrana yaratır, sonra yaratma sevinci gibi gözüken hazin bir teslimiyetle yarattığının kulu kölesi olur, ardından da ille onu ellerimin arasında tutacağım, ya da içinden bir daha, bir daha doğacağım diye, kendini hırpalaya hırpalaya helak olur gidermiş... İşte ben de öyleymişim şimdi; elime umut denen o en eski ve en dayanıklı bastonu almış, çile odalarından fırlayan dervişler gibi soluk soluğa gözlerimdeki serabın parıltılarına doğru koşuyormuşum. Boşuna koşuyormuşum tabii...
Sayfa 51 - EverestKitabı okuyor
...duvar gölgeleri arasında soluk alıp veriyordum, bu gezintilerde sözgelimi; bir oluyor, nedenini bilmediğim bir suçluluk duygusunun ağırlığı altında ezim ezim eziliyor; bir oluyor, insanlık en aşırı ölçüsünü; ancak ölçüsüzlerde anlar diye olmadık yerlerde olmadık çılgınlıklar yapıyor; bazen pençesinde kıvrandığım hayali acılarla birlikte uzak bir zamanın uzak bir köşesinde öylece oturuyor; bazen çevrelerine yaşama sevinci saçan ya da çevrelerindeki yaşama sevincini yok edecek kadar hüzünlü gözüken güzel insanlarla karşılaşıp körkütük âşık oluyor; bazen nerede olduğu bilinmeyen dev bir kütüphanenin içinde yaşadığı romanı arayan yarı deli bir roman kahramanı gibi kayboluyor; sonra koşa koşa uykulu mumlarla aydınlatılmış alacakaranlık bir koridor diye çeşitli değişimlerin, araştırmaların, kovalamacaların, fedakârlıkların, bilmecelerin, keşiflerin ve serüvenlerin içinden geçip kendimi salaş sokakların karmaşasına atıyor ve sonuçta Asip Dağı'nın eteklerine gelip gene türbenin önündeki gövdeme yerleşiyordum ki, birdenbire bütün yorgunluğumdan sıyrıldım. Dönüp bana bakan Alaaddin'le göz göze gelmiştim çünkü... 1997
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.