Sevgili Dostoyevski'nin 1861'de sürgün sonrası yayımlanan ilk romanı, Ezilenler. Yazarımız, Victor Hugo'nun Sefiller romanından etkilenerek kaleme almış olduğu bu eserde roman geneli sevgiye olan inancı anlatsa da çoğu zaman acı umutsuzluğu ve çaresizliği, asil duyguları ve çılgınlık derecesindeki romantik duygulanımları da sarsıcı biçimde ele almaktadır. Evet, Dostoyevski bu romanda esas olarak sevgiye olan inancını anlatmaktadır. Kaçıncı sayfaydaydı hatırlamıyorum "yüreği onu aldatmamış" diyordu. Kalp insana her şeyi hem de bütün açıklığıyla bir ayna gibi gösteriyor ancak biz inanmak istemiyoruz çoğu zaman. Sanıyoruz ki çok sevince her şey hallolur. Ama değil. Sayfa 208'de şöyle diyor psikologların psikoloğu;
"Her aşk geçicidir ama, uyumsuzluk bakidir."
Uyumsuzluk varsa, gereğinden fazla birini sevmek kişiye ıstırap veriyor.
Gereğinden fazla birini sevmenin ıstırabı, aşkını kalbine gömen birinin hayatı, sevgi taşkınlıkları, umutsuzluk, ezilmiş ve tahkir edilmiş insanların onurlu duruşu, yoksulluğun bini bir para yaşamlar, iyi yürekli ve duygulu insanların talihsizliği, katı yürekli, kibirli, alçak, ikiyüzlü ve ruhça zayıfların iyi kalpli insanları aşağılayıcı ve onur kırıcı tutum ve davranışları sayfalarca tahlil edilmiş. Asil/yüksek duygularla dolu bir kitap. Ayrıca hayat ve insana dair muazzam tespitler var. Sağlam bir psikolojide okuyun, çünkü kitap üzüyor. Okudukça, hep bir hüzün. Ama kesinlikle okunması gereken bir klasik. Bu kitabın en sevdiğim alıntısıyla incelememi bitiriyorum. Sevgiyle ve kitapla kalın...
En önemlisi akıl değil, onu yöneten huy, kalp, asil duygular, kültür... *sayfa 204