Zengin bir tüccar,daha onceleri zevk-i sefa icerisinde yaşayıp hicbir şeyi umursamayan bir adam olarak hayatını sürdürürken babasından gelen son mektup bir anda hayatını değiştirir ve kendini dine adar mucize eseri.Meryem ana portresi yaptırmak icin genc bir ressam bulur ve resmi kilisenin sunagina asar.Yillar sonra yaşlı bir ressamdan yeni bir Meryem ana portresi yapmasını ister ve olaylar bu şekilde başlar.Modelsiz resim yapamayan ressam kendine bir model aramaya başlar ve Esther'i bulur mucize eseri.
Esther yahudidir ve hristiyanlık inancı yoktur.
Korkmuş bu hayatta tek başına kalarak sessizlesmistir.
Yaşlı ressam Esther'i ikna eder ve modeli olarak resmini cizmeye başlar tabi resmi çizmeye başlayana dek Esther'le derin sohbetler icerisine girer.bu sohbetlerde yazarin dönemin bakış acisini anlattığını görüyoruz.Donemin savaşının izleri mevcut.
Esther resmi yapılırken ressam istedigi görüntüyü veremediği icin bir bebek eslik eder Esther'e.Baslarda kiz bu durumdan rahatsiz olsa da sonra bebegi sevmeye,kendisini annesi gibi görmeye, sahiplenmeye başlıyor ve bu durum resim bitip bebek gittikten sonra kiz icin dayanilmaz bir hal oluyor.
Esther'in acılarını dindiren ise resmi her gun gidip görmesi daha doğrusu bebeğini görmesi ta ki yeni bir ayaklanma çıkıp herşey son bulana kadar.
Cok karamsar bi havası vardı fakat mekan tasvirleri,psikolojik tahliller ve dönemin bakis acisin anlatmasıyla yazar gercekten ince ince islemis.
Devrik Komedyen
İlk otuz sayfa "Nerdeyim ben? Siz kimsiniz?" modundaydım. Bahadır Cüneyt Yalçın'ı ilk kez okuyorum. Mizahına aşina değilim. Hatta sayfa yirmi dörtte "Genç kızlara da bu yüzden bebek deriz çünkü bebekler kendini ağlayarak ifade eder. Oğlanların uykusu düzenli olurmuş. Onlar daha bebeklikten uyuşuk." Bu cümleyi okuyunca kitabı
#KitapYorumu
Uzun aradan sonra tekrar bir yorum ile geldim
İlk önce sevgili yazar Aksel Tanrıverdi Hanım kaleminize , yüreğinize sağlık. İlk kitap olmasına rağmen gerçekten kitabı içtenlikle yazıldığı kendini gösteriyor. Anne adayı değilim ama kitabı okurken duygulandım Herkesin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum.Kitapta bir kez olsun anne duygusu tatmak için gösterilen çabalar keşke herkese güzel sonuçlar elde etse ama herkes bir imtihandan geçiyor. Ama kitapta bebek olmaması evliliğe engel olmadığı çok güzel bir şekilde anlatmış. Asıl sevgi bu işte dedirti . Bir hikaye beni çok üzdü özellikle de. Kadın bebeği olmuyor. O nedenle kadın eşinden ayrılmak istiyor . Ayrıldıktan bir sonra adam evlenmiş ve baba olarak kadının karşısına geliyor. Kadın adama mutlu göründüğünü söylüyor ama adam asıl ikinci eşinden değil ilk eşi ile daha mutlu olduğunu söylüyor Yani bir yuvada çocuk olması ilaki mutlu olacak diye bir şey yok. Önemli olan anlaşmak , güvenmek ve gerçekten sevmek . Keşke kadın eşinden ayrılmasaydı ama kadını da anlamaya çalışıyorum. Sonuçta eşine bir bebek vermek istedi ama maalesef ki veremedi ️ Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen ben çok beğendim. Kesinlikle tavsiye ederim...
240 syf.
9/10 puan verdi
Yazar Lance Olsen, bu kitapla ilgili kendisiyle yapılan bir söyleşide, "Wisconsin Üniversitesi’nde aldığım felsefe dersi esnasında ilk olarak tutulduğum varoluşçu Nietzsche’ydi. O keskin, tarifsiz zekasına, varsayımlar arasında dolaşışına, dünyayı basit bir biçimde algılamayı reddedişine vurulmuştum"... "Yazmam çok uzun sürdü.
On puanlık bir kitap bu.
Kocanız sevgilisini öldürmekle suçlanıyor ve siz bir avukat olarak onu savunur musunuz?
Sarah eşi Adam’ı savunmaya karar veriyor. Tüm delilleri topluyor, ölçüp biçiyor; savaşıyor, düşüyor, kalkıyor.
Oysa daha birkaç saat önce Adam ona onu sevdiğini, bir bebek yapacakları için çok mutlu olduğunu söylemişti.
Şimdi Adam, sevgilisi Kelly’i öldüren kişi olarak tutuklu.
Bakalım Sarah’ın savunması jüriyi etkileyecek mi? Masum olmak dava sonucunu değiştirecek mi?
Aldatılan biri olmak aldatanı değil de aldatılanı çok yaralıyor. Oysa aldatan kişi zayıftır. Kendini kontrol edememiştir. Yaşadıkları tüm ayrıntıları öğrenerek sizi aldatan adamı savunmak yürek ister.
Aşırı beğendim
Filmi kitapta kadar güzel
Scott F. Fitzgerald kısaca "hayatı tersten yaşamak" temasını işlediği bu çarpıcı, şaşırtıcı ve adı gibi tuhaf öyküsünde, herkes gibi bebek olarak değil de esrarengiz bir şekilde çok yaşlı ve sakat bir adam olarak doğan ve yıllar ilerledikçe gençleşen, sıhhatini kazanan ve daha sonra da çocuklaşan Benjamin Button'ın yaşam öyküsünü anlatır. Bu fantastik öykü keskin bir sosyal hayat eleştirisi de sunar.
Benjamin Button'ın Tuhaf HikayesiF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202021.6k okunma