"Sence öyle o kadar şişman bir kedi aynı zamanda bir o kadar da melankolik olabilir mi?" "Herkes her şey olabilir, değişen ihtimallerdir yalnızca."
Sayfa 35 - 1. BASKI 2004, İletişim YayınlarıKitabı okudu
İşte zaman böyle biraz önceyle, biraz sonra ara­sında bir yerde akııııp gidiyor.
Sayfa 6 - 1. BASKI 2004, İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dünyada bir yavru kedinin bakışları kadar güzel ve saf hiçbir şey olamaz.
167 syf.
6/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Beni bu kitabı okumaya iten iki öğeden bahsetmek istiyorum. Ilki şükran yiğit'in bir akdeniz kedisinin hatıraları kitabında tanıdığım kalemiydi. Kitap hala favori listemin en tepelerinde. Döne döne okurum. İkincisiyse içinde olsamda adı geçtiğinde kalbimin hızla çarpmaya başladıgı Ankara. Bu iki öğe birleşince okumakta ayrı bir zevk verdi. Okumaya başladığım anda "kadının adı yok"umsu bir keyif almaya başladım. Mahalle kültürü- çocuk etrafında gelişen edebiyatı çok seviyorum. Güzel bir tercih oldu. Edebi yönü kuvvetli olmakla birlikte ufak tefek problemlerde vardı. Mesela ilk bölümü çok sevdim. Lakin bölümler arası geçişlerde tam odaklanamadım. Bir de mantıgini bir yana bırakıp tamamen kalp endeksli hareket eden, ölümü özleyen ve çağıran erkek tiplemelerinden pek hoşlanmıyorum. Kitabın baş karakteri ankara zannetmiştim, değilmiş. Aslında bir baş karakterin olduğunu söylemekte güç. Sonundan pek hoşlanmadım. Bir cok sey havada kaldı. Çok kopukluk var. Olay örgüsü ise orta düzeydeydi. Yine de dilinden ve anlatımından memnun kaldım.
Ankara, Mon Amour!
Ankara, Mon Amour! · İletişim Yayınları · 20221,141 okunma
Bir iz, bir işaret, bir ko­ku, bir ses, bir tat, bilmediğim, hiç ama hiç bilmediğim ama var­lığından emin olduğum ve görünce hemen o olduğunu anlayaca­ğım bir şey arıyordum sanki.
Sayfa 60 - 1. BASKI 2004, İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Cogito ergo sum" diyerek hayatımıza giren ve daha da pek çı­kacağa benzemeyen Descartes "hayvanlar hissetmez" diyecek ka­dar ileri giderek, onların bir ruha sahip olmadıklarını ileri sür­müştür. Bu konuda tamamen farklı düşünen Hayrettin Poldo ise, hayatın aksiliklilerinden, mutsuzluklarından kaçmak için "kedi­lerin ve müziğin" en münasip yol olacağını söyleyen Albert Schweitzer'e daha yakın bir "duruşu" benimseyerek uzun uzun düşünmüş ve nihayet yağmurlu bir kış akşamında, tıpkı Schweit­ zer gibi , batılı ahlak felsefesinin doğaya bakışının 17.yüzyıl Fransız düşünürü Rene Descartes'ın etkisiyle giderek bozulduğu sonucuna varmıştır.
Sayfa 155 - 1. BASKI 2004, İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.