...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak
Oysa ben bir akşamüstü oturup Turuncu bir yangının eteklerine, Yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim.
Öyle bir tüketmek ki sonucu yepyeni bir "ben'e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde...
Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay yakınlıklanına insanların.
Kim kimi ne kadar anlayabilir Ömür Hanım?
Susmak yalnızlığın anadilidir Ömür Hanım, şiiridir, beni konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum.
Geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde,
Kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük...
Yalnızım Ömür Hanim, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi karanlıklar içre, öyle yitik öyle üzgün, yalnızım...
Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor.
Binlerce taş saklanıyor içimde.
Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle?
Çünkü siz erkeğe 15 yaşında araba kullanmayı öğretip kıza “Ne gerek var, öğrenme!” diyensiniz. Çünkü siz kızınızı okutmayıp evlendirince “Kocan çalışıp yoruluyor, tabiî ki hizmet edeceksin” deyip köleleştirensiniz. Çünkü siz misafir olduğunuz evde oğlunuzu baş köşeye oturtup, kızınıza “Kalk, yardım et” diyensiniz. Çünkü siz erkekler masada
Ve Güz Geldi Ömür Hanım
Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak ağzı...
"Şimdi geriye bakmak bana acı da vermiyor, zevk de vermiyor. Yalnızca bakmak işte. Sefere çıkmış gibi değil. Yolculuğa çıkmış gibi bile değil. Rasgele bir yürüyüş gibi. Akşamüstü, birazcık yorgun olduğun saatte kırlarda yürüyüşe çıkmışsın gibi."
Cumartesi akşamüstü bilgisayarın başına oturdun, ya da akşam yemeğinden sonra açtın telefonunda 1000 kitap uygulamasını. Akışında gezinirken başka bir inceleme gördün. Özellikle incelemelere de bakıyor olabilirsin, ya da can sıkıntısından geziniyorsundur sadece sitede. https://1000kitap.com/yazar/Italo-Calvino diye bir yazar, İtalyan muhtemelen.
Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim...
Şükrü Erbaş
Uzaklara dalıyorum sürekli.
Binemediğim bütün otobüslere, gidemediğim tüm mesafelere meyilliyim. Bir gün, bir gece, bir akşamüstü... Hiçbir yeri değil; sadece kendimi terkedeceğim...