Bilincin uyanışının doğumumuzla çakıştığına yanlış yere inanırız. Belki de bundan başka bir canlılık hali hayal edemediğimizdendir. Sanki hep görmüş ve hissetmişiz sanırız kendimizi ve bu inançtan güç alarak, bilincin doğduğu önemli anı dünyaya geldiğimiz anla özdeşleştiririz.
İpin Uzunsa Kuyunun Derinliği Önemli Değildir.
📌 Müminlerin Sigortası : Hasbünallahü Ve'nimel Vekil'dir. 📌 Hüzün başka birşey karamsarlık başka.Bizim ruh dünyamızda ümitsizliğe yer yok. 📌 Ümitsizlik iradenin felç olması demektir.Bakın Allahu Teala ne diyor : "Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit
Reklam
Çalan her şarkı bir anı ya da bir insanı hatırlatır bize.
Tanıdık bir ses duydum sanki..
"Sadece şu anı düşün. Kontrol edemeyeceğin şey üzerine enerjini harcama. Geçmişi kontrol edemezsin. Korkuyorsun, çünkü geçmişte kalan bu olayın şimdi olduğunu hayal ediyorsun. Zihnin bu hayali yaratıyor. Zihnin bu hayalle ilgili duygularını yaratıyor. Sadece zihnini kontrol etmeye odaklan."
... insan ani bir esintidir, günleri anlık birer gölgedir, ölümü görmeden yaşar ve ruhunu kurtarmak için toprağın altında saklanır, kadından olma insanın zamanı az, telaşı fazladır, çiçek gibi açar ve çiçek gibi solar, esirgediğin şu insan, ve yüzünü gösterdiğin oğlu ne menem şeylerdir.
Sayfa 143Kitabı okudu
Anı yaşamak...
•~• İstikbale hükmetmeye kalkmayalım. Yarın mademki doğmamıştır, yoktur. Hiç üzerinde bütün tahminlerimizin kıymeti de hiçtir. •~•
Reklam
Zaman açgözlüdür; her şeyi yutar. Bugün yaşadığımız yarın bir anı olacak.
Sayfa 189Kitabı okudu
344 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
Darcy Coates / Ashburn Köşkü’nün Laneti Sırları, gizemleri ve gerilimi ile sürükleyici bir kitap. Bilinmeyene karşı duyulan merak duygusu akıcılığı sağlarken, mekanların ustaca tasvirleriyle kurguya dahil olmanız oldukça kolay oluyor. Karakterlerin yaşadıkları hisler maalesef bana geçmedi. Konusu ve akıcılığı ile soluksuz okutsa da hep bir eksiklik hissi verdi. Bu kitabın filmi olsaydı, efektler ve atmosfer ile daha iyi hissedilecek ve o zaman korku kategorisine rahatlıkla dahil edebilecektim. Küçük bir taşra kasabasının dışında yer alan Ashburn Köşkü yeni sahibini bekliyordu. Enteresan ve korku içeren hikayeler tüm kasabayı sarmış, bilinmezlik hepsini farklı şekilde etkilemişti. Ashburn’un geçmişi karanlıktı ve gerçekler anlatılıp yayılamayacak kadar korkunçtu. Annesini kaybeden ve zar zor geçinen Adrienne hiç tanımadığı bir akrabasından bir mülk miras kaldığını öğrenince orada yaşamaktan başka çaresi olmadığını anladı. Bir valize sığan tüm eşyası ve ona yarenlik eden kedisi Wolfgand ile başlayacağı yeni hayatında onu bekleyen kötülükten haberi yoktu. Kendisinin algılayamadığı ama kedisi ve dışardaki hayvanları endişelendiren bir şeyler oluyor, havanın ani değişikliklerine anlam veremiyordu. Bu da onu araştırmaya ve duydukları karşısında geçmişin peşine düşmeye itti. Okurken sahneler gözünüzde o kadar gerçekçi canlanıyor ki sanki sizde orada onların yanında gibi hissediyorsunuz. Keyifli okumalar…
Ashburn Köşkü'nün Laneti
Ashburn Köşkü'nün LanetiDarcy Coates · Çınar Yayınları · 043 okunma
Tıpkı şimdi bizler gibi bir- birine yabancı olan iki insan, aralarındaki duvarı bir- den yıkar, kendilerini, birbirlerine çok yakım, duyar, tek bir kişi gibi hissederlerse, o an, yaşamın en heye- canlı en başdöndürücü anıdır. Bu an, sevgisiz, kopuk soyutlanmış bir kişi için çok daha harikulade, çok da- ha mucizevidir. Bu mucizevi, anî yakınlaşma, cinsel çekicilik ve birleşmeyle başlar, ya da birlikte oluşur- sa gerçekleşmesi çok daha kolaylaşır. Ne var ki salt bu yapılarından dolayı, bu tür sevgiler bitimsiz değil- lerdir. İki insan birbirlerini daha iyi tanıdıkça yakın- laşmalarındaki o mucizevi nitelik, düş kırıklıkları, çe- lişkiler, bıkkınlıklarla ilk heyecanlarından arta kalan ne varsa tümünü silip süpürürken kendisi de yavaş ya- vaş yiter. Başlangıçta bunun farkına varmazlar. As- lında birbirleri için o yanıp tutuşmalar, deli divane ol- malar, daha önceki yalnızlıklarının derecesini göste- ren bir kanıtken, sevgilerinin şiddetinin ölçüsüymüş gibi kabul ederler.
..bizlerin başlıca iki kusurundan biri yaşama sevincinden yoksun olmamızsa, ikincisi de doğa sevgisinden yoksun olmamızdır bence. Çoğumuz, küçük mutluluklara sıkı sıkı kapatırız benliğimizin kapılarını. Neşeli insanları sulu sayarız. Dertlenecek bir neden bulunmayınca bile, hep dertliyizdir genellikle. Doğanın güzelliğini görmeye de pek meraklı değilizdir.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.