Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Amerikalı misyonerler Ermeni çocuğu aramak bahanesiyle ellerini en halis, en masum Türk evlerine sokarak beğendikleri çocukları bütün bir mahalle halkının feryatları, şikayetleri arasında istedikleri yerlere alıp götürmüyorlar mıydı? Hangi ananın “Bu benim evladımdır” diye haykırmaya hakkı oluyordu? Hangi babanın adalet istemeye dili varıyordu? İnsan vicdanı, bu Hristiyan taassubunun karanlığı içinde boğulup gitmişti.
Sayfa 257 - İletişimKitabı okudu
Bir Babanın Şikayetleri
Ama ben bu kadar acıyı sen de başkalarına benzeyesin diye çekmedim. Sana kırgın değilim, yalnız attığın her yanlış adım dünyamın bir sütununu deviriyor. Dünyamın, yani senin dünyanın. Hafızanda çatık kaşlı bir hatıra olarak yaşamak istemezdim. Sana dayanabilsem harabeler içinde yeni bir kale kurabilirdim kendimize. Olmadı. Olmuyor. Bu kitapların da, fedakarlıkların da kimseye faydası yok. Sen de koş, sen de düş, sen de yaralan. Kalbimin duracağı bahtiyar güne kadar seninle beraber yaralanmaktan başka ne yapabilirim?
Sayfa 120
Reklam
Bi serzeniş.
Bazen insanlar yoculukta tanırmış birbirini o uzun uzadıya süren yolda.. Bazen bir kavgada yada ayrılıkta.. Bence bazen de mecburen aynı evde bulunduğunda.. Nasıl anlatılır bilirim ama anlatmaya mecalim yok. İnsanlar ne kadar doğrucu olduğunu yansıtıyor ya bazen ve ister istemez o doğrucu tavırlarından dolayı, yaşadığın yada çıkmaza girdiğin
Amerikalı misyonerler Ermeni çocuğu aramak bahanesiyle ellerini en halis, en masum Türk evlerine sokarak beğendikleri çocukları bütün bir mahalle halkının feryatları, şikâyetleri arasında istedikleri yerlere alıp götürmüyorlar mıydı? Hangi ananın "Bu benim evladımdır?" diye haykırmaya hakkı oluyordu? Hangi babanın adalet istemeye dili varıyordu? İnsan vicdanı, bu Hıristiyan taassubunun karanlığı içinde boğulup gitmişti.
Sayfa 256 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitapta, tedaviye başvuran beş ayrı kişinin, birbirinden farklı problemleri incelenmiş, terapi süreçleri anlatılmış. Kitapta vakalar olay üzerinden aktarıldığı için ise, hem danışan hem de terapistin gözünden görme şansını elde ediyoruz. Madde bağımlılığı, öfke kontrolü, sosyal fobi, tırnak yeme problemleri, depresyon, obsesif bozukluk, panik atak
Ruhun İnşası
Ruhun İnşasıMustafa Gödeş · Kanon Kitap · 2019195 okunma
Bir Babanın Şikayetleri
İnsanlar görüyorum... yangından kaçar gibi kaçıyorlar vazifeden. Önlerinde uçurum. Bir uçurum ki memleketimin insanları ile dolu... bir uçurum ki uçsuz bucaksız... Uçurum değil, bir ejderin ağzı. Belki biz de koşuyorduk uçuruma. Belki eteklerimiz bir dikene takıldı, belki biz de uçurumdayız. Ama bu uçurum da kat kat... Yüzyıllardan beri kâbusu, geceye ve lâğıma akan bir ırmak gibi insanlar dökülmüş bu uçuruma. İnsanlar ve insanlık. İnsanlık sarhoş, insanlık büyülenmiş, insanlık kör, görmüyor uçurumu, görmüyor.
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
23.2.1963 BİR BABANIN ŞİKÂYETLERİ
İnsanlar görüyorum., yangından kaçar gibi kaçıyorlar vazifeden. Önlerinde uçurum. Bir uçurum ki memleketimin insanları ile dolu., bir uçurum ki uçsuz bucaksız.. Uçurum değil, bir ejderin ağzı. Belki biz de koşuyorduk uçuruma. Belki eteklerimiz bir dikene takıldı, belki biz de uçurumdayız. Ama bu uçurum da kat kat.. Yüz yıllardan beri kâbusa,
Sayfa 92 - İletişim Yayınları, Mayıs 2018 PDFKitabı okudu
Bir Babanın Şikayetleri
İnsanlar görüyorum., yangından kaçar gibi kaçıyorlar vazifeden. Önlerinde uçurum. Bir uçurum ki memleketimin insanları ile dolu., bir uçurum ki uçsuz bucaksız.. Uçurum değil, bir ejderin ağzı. Belki biz de koşuyorduk uçuruma. Belki eteklerimiz bir dikene takıldı, belki biz de uçurumdayız. Ama bu uçurum da kat kat.. Yüz yıllardan beri kâbusa,
Sayfa 117
Bu Amerikalı misyonerler Ermeni çocuğu aramak bahanesiyle ellerini en hâlis, en masum Türk evlerine sokarak beğendikleri çocukları bütün bir mahalle halkının feryatları, şikâyetleri arasında istedikleri yerlere alıp götürmüyorlar mıydı? Hangi ananın “Bu benim evlâdımdır?” diye haykırmağa hakkı oluyordu? Hangi babanın adalet istemeğe dili varıyordu?
Sayfa 256Kitabı okudu
Bu Amerikalı misyonerler Ermeni çocuğu aramak bahanesiyle ellerini en halis, en masum Türk evlerine sokarak beğendikleri çocukları bütün bir mahalle halkının feryatları, şikâyetleri arasında istedikleri yerlere alıp götürmüyorlar mıydı? Hangi ananın "Bu benim evladımdır?" diye haykırmaya hakkı oluyordu? Hangi babanın adalet istemeye dili varıyordu? İnsan vicdanı bu Hristiyan taassubunun karanlığın içinde boğulup gitmişti.
Sayfa 257 - İletişim Yayınları / 37. Baskı, 2019Kitabı okudu
Reklam
Amerikalı misyonerler Ermeni çocuğu aramak bahanesiyle ellerini en halis, en masum Türk evlerine sokarak beğendikleri çocukları bütün bir mahalle halkının feryatları, şikâyetleri arasında istedikleri yerlere alıp götürmüyorlar mıydı? Hangi ananını "Bu benim evladımdır!" diye haykırmaya hakkı vardı ki? Hangi babanın adalet istemeye dili varıyordu? Insan vicdanı, bu Hıristiyan taassubunun karanlığı içinde boğulup gitmişti.
Sayfa 256Kitabı okudu
Bir Babanın Şikayetleri
Sana dayanabilsem harabeler içinde yeni bir kale kurabilirdim kendimize. Olmadı. Olmuyor. Bu kitapların da, fedakarlıkların da kimseye faydası yok. Sen de koş, sen de düş, sen de yaralan. Kalbimin duracağı bahtiyar güne kadar seninle beraber yaralanmaktan başka ne yapabilirim?
Sayfa 120Kitabı okudu
BİR BABANIN ŞİKÂYETLERİ İnsanlar görüyorum., yangından kaçar gibi kaçıyorlar vazifeden. Önlerinde uçurum. Bir uçurum ki memleketimin insanları ile dolu., bir uçurum ki uçsuz bucaksız.. Uçurum değil, bir ejderin ağzı. Belki biz de koşuyorduk uçuruma. Belki eteklerimiz bir dikene takıldı, belki biz de uçurumdayız. Ama bu uçurum da kat
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.