Sen şimdi yanımdasın ya Belki de yarın olmayacaksın Nasıl geçip gittiğini yılların Bilmeyeceksin, anlamayacaksın Biliyorum yarınlar kötü Mutluluğum tez bitecek Baksana nasıl kemiriyor zamanları Minicik bir böcek Sen șimdi beni seviyorsun ya Yarın sevmeyeceksin bilirim Oysaki ben yarınsız sevdim seni Pişman değilim Dinlediğim ellerinin şarkısıdır Odur şakıyan avuçlarımda Duydum kaç geceler sıcaklığını Üșümüş parmakuçlarımda Ben şimdi sana șiirler yazıyorum ya Bakarsın unutur giderim yarın Umudum şiirim, sevgim, neyim varsa Erir içinde geçen zamanların
_Çok defa hem kendimden hem de her şeyden bıkmış bir haldeyim. _Aşık olan körleşir ve evlendikten 8 gün sonra gözleri açılıp gerçekle yüzleşir. _Espri, ince zekalıları ve avanakları ortaya çıkarır. _Dürüstlük, en mükemmel politikadır. _Ahlak bir şahsiyet meselesidir. Kişinin kusurlu olduğunu fark edebilmesi için ahlaklı olması şarttır. _Doğada
Reklam
Eski gardiyanına pusu kurup gırtlağına yapışmışken...
"İşte, geber, soluksuz kal, hava almaya çalış, en son bir ağız dolusu nefesi! İşte işte işte, beni hissediyor musun? Ama tam olarak ne için öldüğünü bileceksin. Söyliyeyim mi sana? Bir böcek için ölüyorsun, ufak bir böcek için... Ben zavallı, zavallı bir adam değil miydim? Dünyada hiç bir şeyim yoktu ya. Çıldırmaya o kadar yaklaşmıştım ki. Bir iki gün daha, ve ben kesin delirmiş olurdum. Ve tam o sırada bana bir ufak neşe geldi, bir kurtuluş. Hem de nasıl bir neşe, sen ne anlarsın! Bir böcekti, öyle ufak bir şey ki, neredeyse görülmüyordu. Ve ben onu sevdim, ve ona kavuşacağımdan neşe duydum, ve onunla oynuyordum ve konuşuyordum ve beni tanımasını sağladım, ve bu küçük şey benim tüm dünyamdı, benim herşeyimdi, ben ki zavallı zavallı bir insan! Ve sen onu benden aldın, onu, onu yere fırlattın ve ezdin kötücül kirli çizmelerinle! Böyle birşey mümkün mü, senin gibi birisi Tanrı tarafından mı yaratıld, böyle biri yaşamalı mı? Hayır. Böyle biri yok olmalı. Onun nefesi tükenmeli. İşte ver onu bana, nefesini, sonuncusunu..."
Sayfa 171Kitabı okudu
YARINA DOĞRU Sen şimdi yanımdasın ya; Belkide yarın olmıyacaksın! Nasıl geçip gittiğini yılların Bilmiyeceksin, anlamıyacaksın. Biliyorum yarınlar kötü, Mutluluğum tez bitecek. Baksana nasıl kemiriyor zamanları. Minicik bir böcek! Sen şimdi beni seviyorsun-ya; Yarın sevmiyeceksin bilirim. Oysaki ben yarınsız sevdim seni, Pişman değilim. Dinlediğim ellerinin şarkısıdır; Odur şakıyan avuçlarımda, Duydum kaç geceler sıcaklığını Üşümüş parmakuçlarımda. Ben şimdi sana şiirler yazıyorum ya; Bakarsın unutulur giderim yarın. Umudum şiirim, sevgim, neyim varsa; Erir içinde geçen zamanların.
Umutsuzlar Parkı
I Biliyorsunuz parkların Sizi çağıran tarafları İnsanın gizli, karanlık köşeleriyle oranlı Orada saklanıyor onlar Çünkü her türlü saklanıyorlar orada Bir yağmur öncesinin loş sokaklarıyla
Darwinci teorinin sorunu, onun tamamen mekanist bir teori olmasıdır: bu kuram, (her ne kadar, başlangıçta makineyi tasarlayanın kim olduğu sorusunu açıklamasa da) bir Yaratıcının gerekliliğini ortadan kaldırmakla kalmaz, aynı zamanda tabiatta herhangi bir amacın olduğu düşüncesini de yok eder. (Buna olasılıkçı mekanizm denilebilir: Tabiat, dev bir tilt makinasına, bir rastgele sayı üretecine indirgenir.) İnsanlara gelince, onlar da ruhsuz birer robota indirgenirler. Böylece insan, hayvanları makinalar olarak düşünen Descartes'tan başlar, yüz yıl sonra La Mettrie'nin İnsan Makinadır'ından (Man a Machine, 1747) geçer, Darwinci metafizik sayesinde bu sinsi fikrin yaygın kabulüne ulaşır. D. H. Lawrence, Son Şürler'inde (Last Poems), “Ben hemcinsim olan insanları sevdim, sonra yaşadıkça onların ne hemcins ne de insan, fakat makinadan robotlar olduklarını öğrendim.” şeklinde yazmıştır. Bu temel bileşen, bu hastalıklı dünya görüşü bir kez yerine oturduğunda, “robot devleti” veya böcek toplumu (artık siz hangisini tercih ederseniz) çok uzakta değildir; nitekim yirminci yüzyılın robot devletleri bunun kanıtıdır.
Reklam
“Yatağa gidip yanına sokuldum. Mindy sıcacıktı, vücudu sımsıcaktı. Uyuyor gözüküyordu. Bunu sevdim. Dudaklarımı onunkilere değdirdim yavaşça. Kamışım sertleşti. Vücuduma değen göğüslerini hissettim. Birini tutup emdim. Göğüs uçla­rının sertleştiğini hissettim. Mindy canlandı. Aşağılara kay­dım, göbeğinden aşağıya vajinasına doğru.Yavaşça vajinası­nı okşamaya başladım. Tıpkı bir gül goncasının açılışı gibi, diye düşündüm. Bir anlamı vardı. İyiydi. Bahçede birbirine doğru yaklaşan iki böcek gibiydik. Erkek ağır ağır sihrini ortaya çıkarıyor. Dişi yavaşça açılıyor. Sevdim bunu, sevdim. İki böcek. Mindy açı­lıyordu, sulanıyordu. Güzeldi. Sonra içine girdim, dudakla­rım dudaklarında...”
Mindy sıcacıktı, vücudu sımsıcaktı. Uyuyor gözüküyordu. Bunu sevdim. Dudaklarımı onunkilere değdirdim yavaşça. Kamışım sertleşti. Vücuduma değen göğüslerini hissettim. Birini tutup emdim. Göğüs uçla- rının sertleştiğini hissettim. Mindy canlandı. Aşağılara kay- dım, göbeğinden aşağıya vajinasına doğru.Yavaşça vajinası- nı okşamaya başladım. Tıpkı bir gül goncasının açılışı gibi, diye düşündüm. Bir anlamı vardı. İyiydi. Bahçede birbirine doğru yaklaşan iki böcek gibiydik. Erkek ağır ağır sihrini ortaya çıkarıyor. Dişi yavaşça açılıyor. Sevdim bunu, sevdim. İki böcek. Mindy açı- lıyordu, sulanıyordu. Güzeldi. Sonra içine girdim, dudakla- rım dudaklarında...
Resim