"O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan
Ihlamur içelim...
"Lüften, bir daha gel ve yalnızca çay içelim," dedim.
Sayfa 33 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
152 syf.
·
Puan vermedi
“Bazı hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir.” İddia ediyorum bu cümleyi ilk defa duyuyorsanız,kitabı okumak için tav oldunuz demektir. Aklınızı başınıza almanızı öneririm. Bir bardak çay alın ve için. Kitabı okumanızdan daha büyük tad alacağınızdan eminim. Ayrıca bazıları karşınıza dikilecek yok politik bir kitapmışta yok siyasi eleştirel bir kitapmışta yok okursanız aydınlanırsınız da… Yok efendim yok. Kitap bitince “vay bee , demek ki böyleymiş gerçekler “demiyorsunuz.Diyemiyorsunuz. Yani beklentiniz;kitabı bitirdiğinizde bütün kirli oyunları çözmekse “Yok”.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245bin okunma
İnsan düşük hayvanlardan kuduz, çiçek, şakağı, frengi, kolera, herpes vb hastalıklar kapmaya ve bu hastalıkları onlara bulaştırmaya yatkındır. Bu, onların dokularının ve kanlarının hem ince yapıları hem de içerikleri bakımından sergilediği yakın benzerliği, en iyi mikroskopların veya kimyasal analizlerin yardımıyla yapılan karşılaştırmalardan çok daha açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Maymunlar bizimle hemen hemen aynı bulaşıcı olmayan hastalıklara yatkınlık gösterir; örneğin Cebus Azarae'yi doğal ortamında uzun süre dikkatle gözlemlemiş olan Rengger, onun alışıldık belirtilerle seyreden nezleye yatkın olduğunu ve sık sık nezleye yakalanmanın bu maymunda vereme yol açtığını keşfetmiştir. Bu maymunlarda apopleksi, bağırsak iltihabı ve gözde katarakt da görülmektedir. Yavrular süt dişlerine dökerken sık sık ateşlenerek ölmektedir. İlaçlar bizde nasıl etki gösteriyorsa onlarda da aynı etkiyi göstermektedir. Pek çok maymun çeşidi çay, kahve ve alkollü içeceklere düşkündür: ayrıca tütün içmekten de keyif aldıklarını bizzat gözlemledim.
72 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Güneş ne kadar olağanüstü olduğunu asla bilemez.
Merhabalaaaar! Cuniçiro Tanizaki'nin Gölgeye Övgü eseri, modernleşen dünyanın kör edici ışıklarına karşı bir ağıt niteliğindedir. Işığın yüzeyselliğini ve gölgenin derinliğini ele alan Tanizaki, Japon kültüründe gölgenin estetik ve manevi önemini gözler önüne seriyor. Yazar, gölgeyi sadece bir ışık eksikliği olarak değil, estetik bir varlık
Gölgeye Övgü
Gölgeye ÖvgüCuniçiro Tanizaki · İthaki Yayınları · 20221,975 okunma
(alyeska version)
Herkeste gordum asiri kiskandim okuyan olmasa bile neden yapmayayim dedim (A0 turkcem icin ozur dilerim 😔) ♡ ben hatice ama alyeska denmesini daha cok seviyorum ♡ favori gruplarim arcitic monkeys, chase atlantic, the nhbd, duman, dktt, yedinci ev ♡ kitap kurduyum smut baymadigi surece ve durağan bir kurgu olmadigi surece her turlu kitabi okurum ♡
ZEYNEP

ZEYNEP

@zzynp_okuyanbiri
·
13 Nisan 22:58
(zeynep’s version)
Gece gece durduk yere böyle bir istek geldi (eklemeler yaptım kısa oldu çünkü) ❀ben zeynep (𝑻𝒂𝒚𝒍𝒐𝒓’𝒔 𝑽𝒆𝒓𝒔𝒊𝒐𝒏) ❀ taylora bağımlıyım ha bu arada favori albümüm reputation ben daha çok bağıra bağıra şarkı söyleyen tıplerdenim ❀ Spotify ilacım ❀ tdknin içinden geçmem bilmediğim anlamına gelmiyor ❀ Harry potter serisini ne kadar sevsemde hala
Reklam
Fi tarihinde kahvaltısıyla meşhur bir ilimizde kahvaltı sofrasındayız. Masada çay tabağından biraz daha büyük tabaklardan otuz iki tane saydım. Hepsi dolu. Çeşit çeşit yiyecekler; en iyi tahminle üçte ikisi ziyan olacak. Müessesenin sahibi geldi, yüzünde güller açan bir ifadeyle ve yöresel şivesiyle, "Afiyet olsun; vardır başka emriniz?" dedi. Ben teşekkür ettim ve elimle masayı gösterip "Ne kadar çok böyle, israf değil mi?" dedim gülümseyerek. Hemen iki elini havaya açarak, "Vallahi haramdır, billahi israftır; lakin âdettendir..." dedi. Belli ki haramdır ve israftır kısmını "... israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez (el-A'raf, 31)" ayetine izafeten; lakin kısmını ise göreneklere dayanarak açıkladı. "Lakin" kelimesini kullanarak âdetin ayetin önüne geçmesini kendine göre açıklamış oldu.
Hep çay içtiği bardağın bir daha hiç kirlenmeyecek olmasından da bahsedeyim mi? Bahsetmeyeyim. Bunlar ne çirkin konular.
Kâzım Karabekir Paşa, ana babaları Erzurum ve Erzincan bölgelerinde öldürülen iki bin kadar yetim Türk çocuğunu evlat edinmişti. Bunlar, dört ile on dört arasında çocuklardı. Üzerlerinde asker elbisesi olmasına ve Paşa'nın seçtiği zabitlerin nezareti altında olmalarına rağmen, asker terbiyesi görmüyorlardı. Kazım Karabekir Paşa, çocuklarda,
Sayfa 117Kitabı okudu
Yazsaydım karanlık olacaktı. Işık sonradan girecekti Bir kadın bir erkekle daha tanışacaktı Ben üşütüp o kış hasta olacaktım. Yazasaydım O gün evde oturacaktım. Olabildiğince çok şeyi düşünecektim. Düşünüp unutacaktım, Dokuz bardak çay içip onuncuyu masamda soğutacaktım Annem dirilecekti . Sen gelecektin. Akşam yemeğinde bizimle kalacaktı Dünya bir kere talihim ikinci kez Bu kadar hızlı dönecekti. Yazaydım karanlık olacaktı Bize bir saniye izin verir misiniz diyecekleri kadar Çok durmayacaktık oysa beraber.
Reklam
Ya da "kızlık muayenesi." Bu kelimeyi her duyduğumda, hastalardan sonra çay içmek için odasına gittiğim emektar tıbbi sekreterimin, karbon lekeli eliyle iz bıraktığı pelür ka ğıtlar gelir aklıma. Bir de, kapının önünde, iri yeşil gözlerinde tarif edilmez bir korkuyla beni bekleyen, ellerime sımsıkı sarılan bir anne. Yaz tatili için geldikleri baba ocağı kasabada, bisiklet kullanırken çalılara düşen yedi yaşındaki kızının bacağındaki kanı görüp, bekaretinin bozulduğuna hükmederek panik içinde sağlık merkezine getirmiş ve sabırsızlıkla benim vereceğim raporu beklemektedirler. Anne, ısrarla imzalı mühürlü ve kaşeli başka bir kağıt daha istiyor benden. "Ne yapacaksınız verdiğim kağıdı? Merak etmeyin, bir şeyi yok. Sadece bacağı biraz yukarıdan yaralanmış, o kadar," diyorum. Kızın çeyiz sandığının dibine koyacaklarmış rapor kağıdını. Evlendiğinde yeni evine raporuyla gidecek. Beyaz kırlent ve işlemeli masa örtülerinin arasında, "sağlamdır" raporuyla beklenen bir ömür. Ah, bu raporlar... Siz ey, hayatları boyunca bir an bile kendi vicdanlarıyla baş başa kalmamış olan korku tüccarları. Raporlarınızla ne zamana kadar kızlarımızın, oğullarımızın gül kokulu masum bedenleri üzerinden iktidarlar kuracaksınız?
Televizyonda bir yemek programı vardı, sağ alt köşede adı şu şekilde yazılmıştı: Damatlar Mutfakta. Belli ki kayınbabaları da sofradaydı.Beş adam bir sofranın başında oturmuş, günün damadı olan esmer adayın pişirdiği pirzolayı tartışıyordu.Sofranın başında așina olduğum bir yüz vardı, normalde akşam haberlerini sunan ünlü bir spiker. Masanın
Brontë kardeşler
Hayat…hayat bunları konuşup çay içmekten daha mühim bir şey olamaz yine de.
... içindeki umutsuzlukla delirerek ve çok isteyerek ve çok özleyerek ve görmek için kilometreler kat ederek ve görmeyerek bir an bile öyle sev beni acı içinde sev beni gebererek acıdan vicdansızlıkla sev bencilce bir erkek gibi sev beni sadece çiftleşmek için sev tekleşmek için seninle olduğumu hayal ederek ya da hiç dokunmadığını dokunsan da
Sayfa 101Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.