Kimse insanı cennetten kovmaz. O mütemadiyen düşüşe meyillidir. Kendi atlar cennetlerinin içinden. Atlayamıyorsa bozar, bozamıyorsa da cehennemle işbirliği yapar. Cennetleri de bitmez düşüşleri de bu yüzden. Bizzat budur cehennemini yaratan: Her cenneti yitirmeye olan hevesi ve eğilimi. Düşmeyi uçmak, çarpmayı konmak sanır. Ve mütemadiyen
“Eski devirlerin filozoflarından birinin dediğine göre, insan başından geçen her şeyi olduğu gibi bir yere kaydetseydi, daha ne olduğunu anlamadan filozof olurdu.”
Selamun aleyküm, ışık yolunda yürüyen, koşan ve yürümek istese de gidemeyen din kardeşlerim. Bir incelemede daha sizlerle birlikteyim. Bu akşam burada bulunmamızın sebebi Søren
Vakıf üçlemesinin son kitabı beyin yakıcı ve baş döndürücü bir şekilde bitti. Böyle bir kurguyu psikoloji, bilim ve edebi dille harmanlamak gerçekten ustalık işi. Kitap bitince boşuna başyapıt olmadığını anlıyorsunuz. Özellikle ikinci yarısındaki akış ve son elli sayfadaki açılma damakta kekremsi bir tat bırakıyor :) sindire sindire okumakta fayda