Sevilmeye olan ihtiyacın söylenmesiyle anlamının kaybolmasına rağmen bunu söylemek zorunda kalacak kadar sevgiden ve sevginin insanlara ne getirebileceği fikrinden yoksunlaşmış bulunuyorum. Bu ruh halimi tasvir etmem gerekirse, cenazemden sonra oluşan taziyemi bir beden olarak izleyip insanların benim ölümüme rağmen beden olarak orada durmama şaşırmamalarını ve benim için ağlamalarını izleme hayaliyle yaşıyorum.Sorun şu ki acaba ben varlığıma ağlayacak derecede bağlı olan insanların var olduğunu algılama yetimi mi kaybettim, yoksa ağlayacak insanların birer sahtekar olduklarını mı idrak ettim. Ya da herkesin benim için ağlamasını isteyecek kadar bencil bir karaktere mi büründüm. Bütün bu sorularla beraber neden üzerime kendimi bir cenaze töreninin içinde hayal edecek kadar karamsarlık çöktüğü konusunda da bir fikre sahip değilim. Bütün bu sorularıma, beni takmadığını(bilmiyorum, belki de gerçekten ardımdan ağlayabilecek beni seven bir yığın da olabilir) düşündüğüm bu kalabalığa karşı konuşma dilinde anlaşamıyorken neden yazı diliyle kendimi aktarmaya çalıştığım sorusu da eklenince işin içinden çıkamaz duruma geliyorum. Geleceğimi bu kadar karamsar gördüğüm bu zamanlarda sizlerle taziyede sevdiğimiz biri için sahiden ağlayan dostlar, arkadaşlar, eş olmayı dilemekten daha başka umutlu betimlemeler veremediğim için de özür diliyorum.
128 syf.
8/10 puan verdi
·
67 günde okudu
Herkese merhaba, Gabriel Garcia Marquez’in bir başka kitabıyla karşınızdayım. Biliyorsunuz ki kendisinin kalemini çok seviyorum. Bu yüzden, eğer incelediyseniz, listemde de kendisine çok sefer rastlamışsınızdır. Yaprak Fırtınası, hayali Macondo kasabasının şekillendiği ilk eser. Diğer kitaplarında da karşılaşacağınız bu kasaba, ilk kez bu eserde tasvir edilmiş. Ve yine bu kitapta, ilk kez Aureliano Buendia’dan bahsediliyor (Yüzyıllık Yalnızlık kitabının ana karakteri). Şimdi gelelim incelememize: Yazar bu kitabında hayatına son veren, halk tarafından sevilmeyen bir doktorun cenaze töreninden bahsediyor. Fakat bu cenazeyi kimse defnetmek ve saygı göstermek istemiyor. Buna karşın kendini doktora borçlu hisseden kahramanımız, cenaze törenini usulüne uygun gerçekleştirmek istiyor. Kitap, işte bu telaşın içinde, doktorun ve ona borçlu hisseden kahramanımızın geçmişte yaşadıkları hakkında bilgi veriyor bize. Diğer kitaplarına göre burada farklı olan şey şu, üç farklı bakış açısıyla yazılmış kitap. Ana kahraman, ana kahramanın kızı ve torununun gözünden aynı olay anlatılıyor. Benim için, aynı olaya yaklaşan üç farklı bakış açısını deneyimlemek çok keyifli oldu. Umarım sizler de keyif alırsınız. Sarajka keyifli okumalar diler.
Yaprak Fırtınası
Yaprak FırtınasıGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20193,549 okunma
Reklam
Geoffrey Chaucer ve İngiliz Edebiyatı (Başlarken)
Milton ve Shakespeare’le birlikte İngiliz edebiyatının üç devinden biri olan Geoffrey Chaucer tahminen 1340-43 yılları arasında doğmuştur. Babası John Chaucer adında bir şarap tüccarıdır. Chaucer adının geçtiği ilk yazılı belge Ulster kontesi Elizabeth’in 1357 tarihli harcamalar defteridir. Bu defterde, bu isimde bir içoğlanına (page) elbise
Üstat yalnız Fevzi Çakmak da ittihatçıydı
İlk günlerde Cenaze törenini muhteşem ve ulvî olarak vasıflandıran, karargâhlarını BabIâli’de kuran bir yığın yevmî gazeteci, bu basma kâğıt tüccarları birdenbire parolayı değiştirdiler... O muazzam ve muhteşem geçişi birkaç tahrikçinin, birkaç yobazın eseri gibi göstermeye çalıştılar. Dönme dolap 10 kr. Vatan, ilâncı Cumhuriyet, Tasvir
Devrimci Şair Jo Ki Chon
Başkan Kim Il Sung, Yüzyıl ile Anılar adlı eserinde şöyle yazmıştır: Özgürlükten sonra Jo Ki Chon Paektu Dağı adlı epik şiirini tamamladığında, ilk olarak el yazmasını göstermek için beni çağırdı. Şiirini ilk dinleyen bendim. Elbette şiiri mücevher gibi cümlelerden oluşuyordu ama içeriği beni büyülemişti. Şiirinin birçok bölümü kalbimin tellerine