Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
İnsan denilen varlık gerçekten de çok karmaşık. Bazen neyi neden yaptığı noktasında anlam bulamadığımız durumlarda psikoloji bilimi bize yardımcı oluyor.
Freud'un bu kapsamdaki çalışmaları sayesinde birçok konuya açıklık getirildi bugüne kadar. Kurt Adam Vakası da bunlardan sadece biri. Çocukluk döneminde yaşanan travmaların, yetişkinlikte nelere yol açabileceğini de görmek mümkün. Kitabın içindeki detaylardan gelinen sonuçları ilgiyle okudum.
Sigmund Freud insan ve davranışları ile ilgili oldukça donanımlı analizler yapıp, fikirler öne sürmesi ile yaşamın daha anlaşılır hale gelmesindeki katkısı büyük.
Okuduğum her Freud kitabından sonra, konuyla ilgili çok şey biriktirip kapağı kapatıyorum. Yaşamda birçok olumsuzluk var. Fakat önemli olan tüm bunların ardında yatan nedenleri ortaya çıkarıp, çözüm bulmaktır. Özellikle cinsellikle ilgili saptamaları gerçekten de çok çarpıcı. Bu sürecin ruhun derinliklerinde ne şekilde yer alması ile insan davranışları arasındaki ilintiyi daha rahat görüyorsunuz.
Kitabın içindeki yaşamdan geçerken, bir çocuğun büyüme aşamasında aslında ne kadar çok dış çevre ve onun kendisine dokunma şeklinden etkilendiğini görmek mümkün oluyor.
Freud'un vaka analizi kitabı. 1.5 yaşındayken bile bilinçaltına etki eden olayların hayata yansıması. Kitaptan çıkardığım önemli nokta çocukların yanında yaptığımız hareketler, onlara gösterdiğimiz sevgi şekli ya da şaka amaçlı korkutmak için yapılan hareketlerin nasıl bilinçaltına etki edip ileriki hayatlarını etkilediği. Okuması çok zevkliydi. Sadece bazı yerlerde aynı şeyleri tekrarlıyormuş, bir sonuca varılmayacakmış gibi hissettim.
Freud külliyatına başlangıç yapmak için doğru bir kaynak olmayabilir.. çok fazla diğer eserlerine alıntılama var ve kuramların çoğuna hakim değilseniz okuma ve kitabı bitirme biraz daha emek istiyor.. ancak çocukluktaki yaşadığımız travmaların, ileride fobi, nevrotik atak ve anksiyeteye yol açtığını gösteren güzel bir vaka.. ve psikanaliz sırasında ortaya çıkan hikayelerin birbirleri ile bağıntılı olduğunu görmek, kişinin kendi bilinçaltını ve geçmişte yaşadığı anların hayatına etkisini meraklandırıp bununla ilgili içsel bir serüvene de çıkartma hevesi güdümlüyor..
Çocuğun bilinçaltı
Sigmund Freud' u kendi bölümümden dolayı kuramları, savunmalarını, incelemelerini baya ayrıntı biliyorum hatta derslerde bazen ya şunların işi yok hep kuram vesaire peşindelermiş dediğimiz zamanlarda oldu :) hele sınavlarda bunlardan zorunlu tutulduysak .
Sigmund Freud ilk üniversite yıllarımda tanıştığım da çoğu ile aynı yargıdaydım , hayatını bilmiyordum önceden ama araştırdıkça yeni şeyler öğreniyordum ,misal Freud bir yerde acı çeken insanlara karşı bir vicdan/ duygusal durum yaşamadığını dile getirmiş, tuhaf bir durum bence duygularını kaybetmiş gibi.
( Olay kitap incemesinden, düşüncelerime kaymadan )
Sigmund Freud bu kitabında da çocukların rüya analizlerini, korkularını , aslında aile de çevrede bir şey gördüklerinde bilinç altına nasıl yerlestirdiklerini ve yaşamlarını nasıl etkilediğini dile getiriyor.
Kitabı okunması için tavsiye ederim hele çocuk sahibi bireylerin okumasını şiddetle tavsiye ederim .
Anksiyete ve kaygı hakkında genel bilgi veren bir kitap. Çoğunlukla Freud üzerinden gidilmiş ve onun görüşleri esas alınmıştır. Daha önce Freud'un Bir Çocukluk Nevrozu Hikayesi'ni okumuştum o yüzden bu kitabı okumak bir nevi onun tekrarı oldu benim için. Daha kapsamlı olabilirdi.
Freud Reis :)
Freud’a hep hayran kalmışımdır. Bu kadar detaylı düşünebilmek olaylar arasında böyle bağlantılar kurabilmek inanılmaz bir zeka göstergesi diye düşünüyorum. 0-6 yaşın önemini bir kez daha gördüm bu kitapta . Çocukların düşüncelerini hafife almamalıyız. Düşüncesizce konuşmalarımız, hareketlerimiz, en ufak bir kelimemiz bile bir çocuğun hayatında ne gibi travmalara sebep oluyor görüyoruz. Okurken acaba ben ne travmalar yaşadım küçükken diye düşünmeden edemedim. Kendi çocukluk rüyalarım, aile ilişkilerim gözümün önünden geçti.
Kurt Adam, 1910 yılında Freud’a başvurduğunda, yirmi üç yaşında, varlıklı bir gençtir. Yılardır kurt adamlı kabuslarından, çocukluk travmalarından bahseder. Saplantılı, saldırgan ve korkularından, kabuslarından yakınmaktadır. Kısa sürede Freud’un önemli vakalarından biri haline gelen bu “Kurt Adam Vakası” üzerine Freud, yaklaşık dört buçuk yıl
Freud kitaba, kurt adamın rüyasını analiz etmekle başlamış. Bu rüyadan yola çıkarak ‘’İlk Sahne’’ adındaki gözlemlerini açıkladı. Kız kardeşinin baştan çıkarması, dadısı Gruşa’nın kastrasyon tehdidi ile kısa süre sonra obsesyonlar yaşamaya başladı. Freud rüyanın, kurt adamın rüyada gördüğü beyaz kurtların, babasını simgeleyen kurtları ve babasının
#freud 'un çocukluk çağı ruyalarını analiz ettiği, çocuk cinselliği, #gelişimpsikolojisi ve #çocukistismarı nın çocuk etkileri üzerine yaptığı kapsamlı bir araştırma #birçocukluknevrozuhikâyesi #kurtadamvakası . 4.5 senenesini ayırdığı vaka Freud'un yazdığı en uzun vaka olma özelliğini taşıyor. Bu vakayı okurken çocuklara karşı bilinçsizce kullandığımız en basit cümlelerin bile onların yaşantılarında farkında olmadan anksiyeteye, fobiye, panik ataklara, takıntılara sebep olabileceğini gördüm. Çoğumuz kırmızı başlıklı kız, kurt ve yedi keçi yavrusu masallarıyla büyüdük, ama bizlerde böyle nevrozlara sebep olmadı. Bu vakada ki genç adamın yaşadığı farklı olaylar ile bu hikayeler arasında bağ kurmasını sağlıyor. Şu noktada aklıma takılmadı değil. 1.5 yaşında bir çocuk gördüğü rüyaları bu kadar net hatırlayabilir mi?
#psikanaliz ile ilgili anahtar soruların ve kavramların olası gelişimi adına bir çok yöne değindiği için önemli bir vaka.
152 syf.
·
Puan vermedi
Çocukluk çağı rüyaların Analizi ve çocuk cinselliği üzerine yapılan bir araştırma ele alınarak cinsellik, rüya ve gelişim psikolojisi üzerine ele alınmış kapsamlı ve güzel bir kitaptı. Dipnotlar yorsa da beğendim. Keyifli okumalar.
Oidipus Kompleksi üzerine yazılmış, harika tanımlar içeren ancak içeriğiyle de biraz mide bulandırsa da doğruysa doğrudur dediğim kitaptır. İlk defa bir kitabı çabuk bitirdiğim için bu kadar üzülmesem de uzun zaman sonra üzüldüm diyebilirim. Çünkü 150 sayfaya Freud tam tamına 4 yıl ayırmış, 4 yıl. O, 4 yıllar varya, dile kolay dile. Bilen bilir.
İki farklı düşünce içimize hakim olabilir, yani arafta kalabileceğiniz bir kitap diyebilirim. Bu düşüncelerin ilki hastanın henüz 1.5 yaşında gördüğü cinsel ilişki sırasında hafızasında kalanların ve içinde tutmanın oluşturduğu baskının hastalık olarak dışına çıkması. Tabi içinizde tutmayın dışarı çıkarın derken her önünüze gelenle de yapın anlamına gelmiyor. Malum sapıkların sanırım toplu olduğu bir face grubunda falan her kadına yürüyün yavşayın paylaşımı mı oldu bunlar bu yüzden mi ısrarından vazgeçmeyip tepkileri görmezden geliyor bilemiyorum ama. Lafı bilerek onlara getirdim Allah hepsinin belasını versin.
İkinci düşünce de bir bebeğin 18 aylıkken gördüğü şeyin nasıl aklında kalacağı, bunun çok saçma bir uydurma olduğu; şu sosyal medyada paylaşılan kurgu gönderiler gibi bir düşünce üzerine yazıldığıdır ki ben bunu daha akla yatkın buluyorum. Hani 1.5 ben 15 yaşımı hatırlamıyorum ki. Bana çok uçuk, inanılmaz geliyor yani.
Bunu bilerek başlamak ve aşırı etkilenmemek sanırım en doğrusu olacaktır. Tabi bu işe hayatını adayanlar, eğitimini alanlar, okulunu okuyan ve emek harcayan büyük ve önemli bir grup var. Onları tenzih ediyorum ben. Onlar kadar bilemem, sadece okuyup, anladığımla ilerliyor; iyi okumalar diliyorum..
18 yaşında gelen vakyı konu alan kitap bana biraz ağır geldi ve biraz yoruldum. Kitabı beğendim ama ileri zamanlarda biraz daha psikolojiye ağırlık verdikten sonra tekrar okumak lazım...
Nevroz hikayemiz, editörün notuyla başlıyor. Bu notu okurken anlıyoruz ki okumak üzere olduğumuz vaka, bundan önceki ve sonraki birçok kitaba içerik olmuş.
Hastalık öyküsü ve hastanın çevresindeki olayların anlatıldığı ilk bölümler tam olarak hastalığa sebebiyet veren durumların kronolojik bir tarihlendirilmesinin yapılamamasından ötürü biraz da olsa karmaşıklık barındırıyor.
Freud'un nevroza sebep olan durumlar için her zaman ele aldığı erken çocuk cinselliğinin ne denli doğru bir yaklaşım olduğunu bu kitapta da görüyoruz. Erken çocuklukta tanık olunan primal sahnenin daha sonraki nerdeyse her sorun için öncü nitelikte olması; kurt adam, aslan, kelebek, arı gibi fobilerin oluşumu, semboller barındıran rüya içerikleri bu sahneyi takip etmekte.
İlk başta anksiyete olarak başlayan hastalığın daha sonra saplantı nevrozu olarak takip etmesi, çocuklukta eşcinsel eğilimin bastırılması sonrası oluşan kaygılar ve korkular.
Kitap, psikonevroz ve psikoz hikayesi olarak Freud'un okuduğum dördüncü vakası. Dora ve Küçük Hans vakasının, bu vakadan daha sade ve daha anlaşılır olduğunu düşünmekteyim. Ancak bu vakanın diğer iki vakadan çok daha fazla kişiye de örnek teşkil ettiğini de anlamaktayız.
Bir vaka çözümü nasıl bu kadar heyecanlı oluyor ve merak uyandırabililiyor hayret ettim doğrusu. Freud her zaman çok fazla ilgimi çeken ve teorileri oldukça mantıklı gelen bir psikanalist olmuştur.
Bu vakada da erken dönem çocukluk erotizmi, biseksüelliğin erken çocukluk dönemiyle bağlantısı, nevrozların geçmişle olan bağlantıları , korkular üzerine birkaç teori üretiyor ve oldukça kafa yoruyor. En geçerli teorisi 23 yaşındaki Rus hastanın anksiyetelerinin aslında çok erken yaşta anne ve babasının cinsel ilişkisine şahit olduğu 1,5 yaşıyla ilişkili olduğu. Kastrasyonla ilişkili olarak da çok küçük bir yaşta hastanın bakıcısı Nanja'nın onu tehdit etmesi teorisi oldukça yakın geldi.
158 syf.
9/10 puan verdi
Sigmund Freud: teorilerini kimilerinin şiddetle reddettiği, kimilerininse psikoloji dahisi olarak gördüğü, insan beyninin Sherlock'u.
Bu kitabı okurken -ilk cümlemde de yazdığım gibi- Sherlock'la bir dava çözüyormuşum gibi hissettim. Psikanalizle ilgili görüşleri herkesçe benimsenebilir fakat travmaları, takıntıları çoğunlukla çocukluktaki cinsel gelişime dayandırmış olması psikanaliz kadar kabul görmüyor. Aslında -az çok da çocuk psikolojisine aşinalığımdan- tespitlerinin o kadar da yanlış olmadığını düşünüyorum. Oedipus kompleksi, kastrasyon korkusu, çocukluk dönemindeki dışkılamanın çocuk üzerindeki anlamı bilinmesine rağmen, yetişkinlikteki bazı takıntıların çocukluk döneminde yaşanan olaylarla bağlantısını göremiyoruz. Zaten benim fikrimce Freud'un analizlerini fazla "cinsel" bulmamız, insan beynini ve çocukluk psikolojisini yeterince kavrayamamış olmamızdan geliyor.
Bu kitapta bahsedilen vaka ise oldukça karmaşık. Kimileri hastanın yaşadıklarını, herkesin yaşamamış oluşundan dolayı Freud'un tespitlerini herkese uyarlanamayabilir görebilir. Ki bahsedilen hastada çok büyük bir faktör olarak kalıtım da etkili. Yani erken çocukluk döneminde şahit olduğumuz her şeyin, yetişkinliğimizde çok ciddi takıntılara sebep olacağını söyleyemeyiz.
Son olarak da şu alıntıyla sözü bitirmek istiyorum:
"Bir şeyden kaçmaktansa, onu kötü de olsa çözmek yeğdir ve üstelik kaçmak, kaçan kişi açısından tehlike de arz eder. Bu durumda komplekslerinin insanı durdurmadığını cesurca göstermek daha iyi olacaktır."