Farkındalık insanı delirtirmiş, elbette. Düşünmek insan zihninde yeni kapılar açarken sizi gündelik yaşamınızda dar alanda sıkıştırır. Rahatınızı ve konforunuzu kaçırabilir. Daha önceden sorgusuz kabullerinizi sorgulamaya başladığınızda, hayata anlam verme kaygısına düştüğünüzde sizi topluma yabancılaştırır. “Müziğin sesini duymayanlar dans edenleri deli sandılar.” da diyebiliriz bu farkındalığa. Cumartesi akşamı eğlenmeniz size şart koşulduysa ya da kariyer yapıp güzel bi ev araba eş üçlüsüyle çocuklarınıza iyi bir gelecek sunup ölüm zamanını beklemeye koyulduysanız dünya sizin için zamanın epey hızlı geçtiği bir konaktır. Anlık sıkıntılar ve çözümleriyle uğraşır durursunuz ve vakit geçer. Ne zamanki bu alanın dışına çıkar ve bir anlam yüklemeye başlarsanız işte o zaman toplumun kabullerinden uzaklaşır onlar için bir yabancı olursunuz. Toplumun eğlencesinden ve kabullerinden dayaklar yiyip rahatınız makanımız bozulur konforunuzu kaybedersiniz. İşte hayat tam da bu olsa gerek. Hepimizin ihtiyacı bir süre Altıncı Koğuş’ta olmak.