O halde düğünümüze gelemeyecek,” dedi Frida, “oysa bütün arkadaşlarını tanımaya hakkım olduğunu
düşünüyorum.” “Onu rahatsız etmek istemiyorum,” diye cevap verdi Georg, “Beni yanlış anlama,
aslında herhalde gelirdi, en azından ben öyle sanıyorum; ancak kendini mecbur edilmiş hissedip
incinecektir, belki beni kıskanacak, ancak bu memnuniyetsizliğini bertaraf etmeyi hiçbir zaman
başaramayıp sonunda gene tek başına geri dönecektir. Tek başına! Bu nasıl bir şeydir, anlayabilir
misin?” “Peki, evliliğimizi başka bir şekilde öğrenemez mi?” “Buna engel olamam, ama onun yaşantı
tarzına bakılırsa, bu pek mümkün değil.” “Böyle arkadaşların varsa Georg, o zaman belki de hiç
nişanlanmamalıydın.” “Evet, bu konuda ikimiz de hatalıyız, ama bugün de olsa aynısını yapardım.”
Ve nişanlısı, onun öpücükleriyle nefesi kesilmişken, Georg, “Fark etmez, beni gene de incitiyor,”
dediğinde, arkadaşına her şeyi yazmasının gerçekten de zararsız ve tehlikesiz olduğunu düşünüyordu.
“Ben böyleyim işte, arkadaşım da beni olduğum gibi kabul etmek zorunda,” dedi kendi kendine, “sırf
bu arkadaşlığa daha uygun biri olmak için, kendimi olduğumdan farklı gösteremem.”