Kütüphaneye yaklaşmak sana yaklaşmak gibiydi. Kitaplarla dolu bir geçmişte, kütüphaneyle çevrilmiş bir odada sensizlikten kaçmaya çalışmak dünyanın en zor şeyiymiş...
Merhaba Arthur. Seninle tanışmama bir inceleme vesile oldu. Doğrusu pek bir övgüyle bahsediyordu bu kitabından. Merak işte, okuyayım dedim. Kitabının PDF'sini indirdim ve okumaya başladım. Kitabının başlangıcı da dilin kadar akıcı olmuştu. Göz atayım derken bir baktım kitabı yarılamışım. Üslupta sıkıntı yoktu amenna ama yazdığın her şeye
Merhamet:
Ağızların iğrenç sakızı!
Cellât (Bazen kendin olursun cellat!), Kâtip, Doktor, bir iki gardiyan, birkaç jandarma; hepsi o kadar... sehpanın altında uzun bir masa, yanında bir iskemle, bir de üstünde bir iskemle... Kıpti, masanın üstünde ipi sabunluyor.
Tek eksik;Adalet!
Geçmişten günümüze var mıdır daha yoksun olduğumuz başka bir
Hikmetli bir zatın bir cümlesini söylemişti hocam bana... Sadece bir cümle. Bazen yüzlerce sayfanın yapamadığını bir cümle yapabiliyor. "Namaz varsa her şey var, namaz yoksa hiçbir şey yok." Namaz yoksa varım deme sen de yoksun, dünyanda yok, ne kadar iyi bir insan olursan ol; Namaz yoksa sen hiç yaşamadın. Kuran-ı Azimüşşan da Alemlerin