Verdiğim kararın, mıcır taşlı yolları olan, tek tük insanları olan, ama market zincirlerinin bol olduğu bir kasabadayım. Ait olmaya çalışıyorum ama ait olmak gibi bir derdim olmadığı için, bir şekilde aldığım ve verdiğim soluğumun yaşam tarlasında kendimi ekip biçmeye çalışıyorum
Çeşit çeşit eşofmanlarla dolu bir gardrob burası. Kravat yok, takım elbise yok, ütülü beyaz gömlek yok ve o çok sevdiğim fular ve şapkalarımı takma sahnesinden uzak. Çünkü; doğu karadenizde şirin bir kasaba burası. Meselâ aylardan eylül ve 15 derece sıcaklık
Bolca ihtiyar var her yerde. Son günlerin yaşandığı bir yer adeta. İnanın köpekleri bile ihtiyar. Zor yürüyüp, zar zor suyunu ve mamasını yiyebildikleri. Ayrıca çoğu da demans bu yavrucaklar. Çünkü unutuyorlar komşularını ve içtikleri suları. Tekrar tekrar içtiklerine de şâhidim. Kendime benzetiyorum
Yaşadıklarımı unutmak derdinde değilim. Bu ihanet bende barınmıyor çünkü. Sadece başka bir sahnenin sakin kostümleriyle aralarında geziyorum, yürüyorum, dokunuyorum ve alışveriş yapıyorum. Çağın biraz gerisindeyim. Terlikli bir yaşam. Derelerden akan sularla yüz yıkama sabahları yaşıyorum...