Bu siteye gelip, sitede ki kitap okuyan okurlara boş ve işsiz şeklinde ithamda bulunanlara sormak istiyorum. O zaman sizin bu site de bulunma amacınız nedir? Burası kitap ve kültürel amaçlar üzerine kurulmuş bir site. Burada gerçek amacı için bulunanlara saygısızlık yapmaya hakkınız yok. Eğer var ise bir rahatsızlığınız gidin kendi çapınızda sitelerde varlıklarınızı sürdürün. Bu site kendiniz kadar boş sandığınız insanların yeri değil.
Herhangi bir inanç, ideoloji ya da kişilik, kendini kapsadıklarıyla değil
dışladıklarıyla belli eder. Bu konuya ilişkin bir örnek vermek gerekirse,
bugün İbrani dinlerin, cinselliğe veya ikili ilişkilere karşı takındığı tutum
bellidir. Normal ya da ölçülü bir ilişkiyi dışladıkları için bugün, en ölçüsüz
insanlar, bu dinlere mensup insanların
Aysun Kayacı'nın sosyoloji dünyasını çatlatan meşhur tespitini pek çoğunuz bilirsiniz;
"Ben vergi veriyorum niye vergisini vermeyen, 'dağdaki çoban'la benim oyum eşit mesela. Niye? Hiç vergisini vermeyen biriyle niye benim oyum eşit. O benim kadar duyarlı benim kadar sorumluluk sahibi bir şekilde yaklaşıyor mu acaba"
'BEN VERGİMİ
Rus Klasikleri= Dostoyevski
Hikaye= Çehov
Neredeyim ben? Burası neresi? Evime, evime gitmek istiyorum!
Bir taşra kasabasında bulunan bir akıl hastanesinde geçen bir olayı, bir söyleyişi, bir çatışmayı anlatmaktadır. Hastanede bulunan eğitimli İvan Dmitriç ile doktor Andrey Yefimıç ile arasnda geçen felsefi konuşmalar daha kitabı elinize alır
Simyacı kitabını okumama öğrencilerim sebep oldu. Sürekli: “Hocam Simyacı çok güzel de mi? Hocam Simyacı’yı okudunuz mu?” gibi sorular gelince mecbur alıp okumaya karar verdim. Kitabı aldığım esnada kitabın beni kendine doğru çektiğini hissettim. Ciddi anlamda uzun süredir beni bu denli kendine çekebilen bir kitap olmamıştı. Açık okumaya
Bir yolculuğa çıktım. 17 saat... sadece 4 saat uygulamaya koydum, neyse ki dönüş 15 saat. Pederle papaz olduk, annem ise öcü gibi bakıyor. Neydi bu kadar batan? Sevdiklerimi mutlu edebilmek için bindiğim o otobüs topuyla aramı bozdu yarbay. 45 günlük bir kokusuzluk süreci başladı benim için, ama bazı kokularını alamamak yemeksizlikten daha da
Yenilmek başka şeydir, yorulmak başka!
Küllerinden doğmak ise bambaşka!
Bazen yenilir, çabuk toparlanır, hızla ayağa kalkarsın. Ama bazen öyle yorulursun ki takatin kalmaz hiçbir şeye, konuşmaya dahi.
"Atamıyorum üstümden yorgunluğu ne kadar dinlensem. Bizim yorgunluğumuz gövdemizde değil, ruhumuzda olsa gerek." (s. 34)
Ruh