Daha gençken, yaşlanmıştım; yüreğim kırışıklıklarla kapanmıştı...
Bir toz zerreciğinin çıkardığı sorunun üstesinden gelemeyen insan!
Reklam
İnsan, bilinmeyen bir el tarafından boşluğa atılmış şu kum tanesi, uçurumun kenarında bulabildiği her dala zayıf bacaklarıyla tutunmaya çalışan zavallı böcek; erdemden, aşktan, tutkudan medet uman ve kendini sağlama almak için bütün bunlardan bir takım değerler yaratan...
Ruhu aşağıya nasıl öyle kademe kademe indirmeli ki kırılmasın?
Reklam
Bana hayata tutun, kalabalıkların arasına karış diyorlar! İyi de, kırılmış bir dal, meyvelerini taşıyabilir mi artık? Yelin koparıp tozlar arasında sürüklediği yaprak nasıl yeniden yeşersin?
Halbuki ruhumda öyle çok şey var ki, ne çok öz güç ne çok öfke ve aşk okyanusları var; şu zayıf mı zayıf, dermansız, bıkkın, bitkin yüreğimde, birbiriyle çatışan, kırılıp ufalanan!
Çocukken, gözle görülen şeylerden hoşlanırdım, ergenlikteyse duyumsananlardan; erişkin oldum, hoşlandığım hiç bir şey kalmadı.
Ağır ağır can çekişen hâlimle acımasızca alay etmeye yönlendiren şu ruhumun derdi?
Reklam
Bütün dürtülere, şiirin her türüne duyarsızmışım gibi...
"Gökyüzü neden bu kadar temiz ve yeryüzü bu kadar rezil..?"
Bir deli, berbat bir şeydir. Sahi okur siz nesiniz sanki? Kendini hangi kategoriye sokuyorsun?
Bu satırları neden yazıyorum ki? Ne işe yarayacaklar? Bu konuda kendim bir şey biliyor muyum acaba? Aslında, tutup insanlara sana bunları yaptıran ya da yazdıran güdü nedir?
Hayatı henüz görmüştüm ki, ruhumda derin bir iğrenme hissi uyandı; bütün meyveleri ağzıma götürdüm, bana acı geldi, bunları geri ittim, ve şimdi de açlıktan ölüyorum..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.