(...)
“Badem gözlüm, beni unut.
Bu gemi bir kara tabut,
Lumbarından giren ölür.
Üstümüzden geçti bulut.
Badem gözlüm, beni unut.
Boynuma sarılma, gülüm,
Benden sana geçer ölüm.
Badem gözlüm beni unut.
Bu gemi bir kara tabut.
Badem gözlüm beni unut.
Çürük yumurtadan çürük,
Benden yapacağın çocuk.
Bu gemi bir kara tabut.
Bu deniz bir ölü deniz.
İnsanlar ey, nerdesiniz?
Nerdesiniz?”
• Varlığın şekli, benliğin eserlerindendir. Her gördüğün şey,
benliğin sırlarındandır.
• Benlik, kendi kendini uyandırınca bu vehim ve zan âlemini
zuhura getirdi.
• Onun zatında yüzlerce cihan gizlidir. Ondan gayrisi, onun ispatından
meydana gelmiştir.
• Cihana o, düşmanlık tohumu saçmış, kendisini kendinden
başkası (gayr) zannetmiştir.
•
“köpeklerin dudakları değdi diye deniz kirlenmez.
- insanın yarısı ayıptandır,tarısı gayıptan.
- davulun sesinden tilkiler korkar.
- analara doğum sancısı tutmasa çocuk doğmaya hiçbir yol bulamaz.
- köpek bile alim olunca savaşta çevikleşir.köpek bile arif olunca eshab-ı kehf'ten olur.
- yarasa güneşi görmez.görüyorum dese dahi gördüğü güneş
Gözlerinin elasından içten, sıcak bir dalga geçti. Yıllar önce bir gece başbaşa deniz kıyısında yürüdüklerini, dertleştiklerini, gelecekten neler umduklarını birbirlerine anlattıklarını anımsatan bir bakış.
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa lâyık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran
SEVDİRME KEDERLERİMİ BANA
Mevsim kıştı;
Her bir gün arap atlarına binmişti.
Üşürdük
Buzdağına çarpardı ellerimiz
Nisanda bahar gelecekti
Ve biz
Yollarına düşecektik güneşin