Misal, şu 'kırk' kelimesi. İlk bakıldığında tek bir rakam sanırlar onu. Hâlbuki 'kırk', dolu dolu geçen bir dönem demektir, kemale ermedir, çileyi tamamlamadır, pişmedir, tam olmadır. Anne karnında bir bebek kırk hafta kalınca doğuma hazır olur, ölünün kırkı çıkınca helva dağıtılır, derviş kırk gün çile çeker ve peygambere bile vahiy kırk yaşında gelmiştir. Öyle kıymetli bir zaman dilimini anlatır ki 'kırk', artık ondan sonrası sonsuzluktur. Bu yüzden 'kırk bir kere maşallah!' dediklerinde sayısız kere maşallah demiş olurlar. Tek bir kelime işte böyle çiçek gibi açılıverir onu bilenin dudaklarında, dinleyenin kulaklarında.
Sayfa 87
Üç çocuk cevizleri paylaşamıyormuş, kavga ederlerken yanlarından bir dervişin geçtiğini görüp ondan yardım istemişler : "Amca bu cevizleri bize paylaştırır mısın?" "Kul hakkı mı olsun? Allah hakkı mı?" diye sormuş bilge. "Tabii ki Allah hakkı" demiş çocuklar. Onun adaletinin ne kadar şaşmaz olacağını bilerek. Derviş çuvaldan bir avuç ceviz almış çocuklardan birine vermiş, birine geri kalan tüm çuvalı vermiş, diğerine dönmüş, "Sana hiç yok" demiş ve uzaklaşmış. Aslında bu kadar net, dönün bakın dünyaya, Allah'ın böyle dağıttığını göreceksiniz. Yoksa hiç engelli olmazdı, yoksa aynı yaşta ölürdük, yoksa... O kadar çok şey sayarsınız ki yoksa diye.
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
En etkilendiğim menkıbe okumanızı şiddetle tavsiye ederim.... Vaktiyle bir derviş berbere gidip: Vur usturayı berber efendi, der. Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar ve diğer tarafa usturayı vuracakken, mahallenin kabadayısı içeri girer. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak: Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye bağırır. Dövene elsiz, sövene dilsiz’ olan, halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder. Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile: 'Kabak aşağı, kabak yukarı.' Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler. Kabadayı oracıkta feci şekilde can verir. Berber dervişe bakar, sorar: Biraz ağır olmadı mı derviş efendi? Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir: Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var. O gücenmiş olmalı! Ne demiş Yunus Emre; Olsun be aldırma Yaradan yardır... Sanmaki zalimin ettiği kârdır... Mazlumun ahı indirir şâhı... HERŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR....
HERŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR..
Vaktiyle bir derviş berbere gidip: Vur usturayı berber efendi, der. Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar ve diğer tarafa usturayı vuracakken, mahallenin kabadayısı içeri girer. Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış tarafına sert bir tokat atarak: Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye bağırır. Dövene elsiz, sövene dilsiz’ olan, halktan gelen her şeyin Hak’tan geldiğine inanan derviş, sabreder. Fakat kabadayının tıraş esnasında da dili durmaz, sürekli alay eder derviş ile: 'Kabak aşağı, kabak yukarı.' Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, kontrolden çıkan bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelerek kabadayıyı altına alıp sürükler. Kabadayı oracıkta feci şekilde can verir. Berber dervişe bakar, sorar: Biraz ağır olmadı mı derviş efendi? Derviş düşünceli bir şekilde cevap verir: Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim. Gel gör ki, kabağın da bir sahibi var. O gücenmiş olmalı! Ne demiş Yunus Emre; Olsun be aldırma Yaradan yardır... Sanmaki zalimin ettiği kârdır... Mazlumun ahı indirir şâhı... HERŞEYİN BİR VAKTİ VARDIR..
Dervişlik yolu ise sadece kendini kınamakla işe başlayanlara açıktır.
Büyük bir servete sahip, birçok ülkeye sözünü geçiren geçmiş zaman sultanlarından biri derviş olmaya karar vermiş. Çünkü yaşadığı dönemde herkes tasavvuf ehline saygı göstermekte, onların söz ve davranışlarına itibar etmekte imiş. Bu tacidar, üzerinde oturduğu tahta bir taht daha eklemek kaygusuyla derviş olmak istemiş. Yani mutasavvif olmayı
Sayfa 575
"Nereye" demisler Dervise "bilmem ki" demis. Gidiyorum iste öyle... cicekleri ezmeden gönülleri yikip incitmeden Allah rizasini kazanmak icin... Evvelden ezele... Gidiyorum iste... Derviş misali bir hayat temennisiyle...
Reklam
382 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.