Yaşamak ne elzem, ne de hülyalı bir düştür sana. Yitirdiyse büyüsünü taşıdığın o kaya, Sen değil, yaşamak ittiriyorsa seni zorla, Her gece yattığın, her gün kalktığın İçinin rızasını almadan yattığın "artık" zamanlardan oyma bir mezardır yaşamak. Bir gün daha ölmemektir artık yaşamak.
"Bazen hiç gelmeyecek biri de beklenir; o bir düştür yazgına, soluğuna eklenir…"
Yılmaz Odabaşı
Yılmaz Odabaşı
Reklam
Özleyiş
Özledim.. Yanıklık canıma değdi.. Özledim, yıllarca daha özlerim. Hasret türkü olsa, ben onu çalsam, Kırılıp giderdi nice sazlarım.. Yatın ümitlerim, uykuya yatın! Bitin hasretlerim, tükenip bitin! Ayrılık ateşi çetinmiş, çetin; Onunla dikleşir bütün düzlerim. Yanımda sanırım, bakarım düştür; Güldüm zannederken gözlerim yaştır. Umduğum ne varsa hepsi de boştur; Yine de bekliyor onu gözlerim. Sazlar var: Durmadan gurbeti çalar; Hayal var: Gözümü, gönlümü çeler. İçimde bir bülbül şakıyıp çiler: Özledim, yıllarca daha özlerim...
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
Eskiden bildiklerim gördüklerimden fazlasıydı. Artık ne gördüğümden ne de bildiğimden eminim. Tek yapabildiğim kalmamak. Düstur edindim kendime; neredeysem oradan uzakları özlemeyi, her yere gidip hiçbir yere dönmemeyi. Bu da dönmemeyi düşünmeye tenezzül bile etmediğim bir yerden, gözümün gördüğü.
infak
YARDIMLAŞMA VE İNFAK İslam, özellikle “sadaka” ve “infak” kavramlarıyla bireyin başkalarına yapabileceği her türlü yardımı teşvik eder. Bu, gülümseme gibi külfetsiz bir yar- dım da olabilir; malından, zamanından ve enerjisinden fedakârlık yaparak insanların ihtiyaçlarını giderme şeklinde daha külfetli bir yardım da olabilir. “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz…” (Âl-i İmrân, 3/92) ayetini düstur edinen her bir Müslüman, toplumsal iyilik bilincini özümsemiştir. Kazandıklarımızdan tasadduk edebilmek şahsiyetimizin kemal bulmasıdır. Verirken içimiz acımadan aşkla, şevkle verebilmemiz, maddeye esaretten kurtuluşumuzun bir ifadesidir. Veren insan eşyaya bağımlılıktan, bencillikten, kendi için yaşamaktan kurtulmuş demektir. Eli açık olmak, gönlü açık olmak, infak kültürüne sahip olmak, sofrasında ekmeği yenilebilir olmak kazancın bereketindendir. Allah’ın bize, başkalarına yardım gücünü ve verebilme cömertliğini lütfetmesi şükredilecek en güzel kazanımdır. Diyanet İşleri Başkanlığı
YARDIMLAŞMA VE İNFAK
İslam, özellikle “sadaka” ve “infak” kavramlarıyla bireyin başkalarına yapabileceği her türlü yardımı teşvik eder. Bu, gülümseme gibi külfetsiz bir yardım da olabilir; malından, zamanından ve enerjisinden fedakârlık yaparak insanların ihtiyaçlarını giderme şeklinde daha külfetli bir yardım da olabilir. “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz…” (Âl-i İmrân, 3/92) ayetini düstur edinen her bir Müslüman, toplumsal iyilik bilincini özümsemiştir. Kazandıklarımızdan tasadduk edebilmek şahsiyetimizin kemal bulmasıdır. Verirken içimiz acımadan aşkla, şevkle verebilmemiz, maddeye esaretten kurtuluşumuzun bir ifadesidir. Veren insan eşyaya bağımlılıktan, bencillikten, kendi için yaşamaktan kurtulmuş demektir. Eli açık olmak, gönlü açık olmak, infak kültürüne sahip olmak, sofrasında ekmeği yenilebilir olmak kazancın bereketindendir. Allah’ın bize, başkalarına yardım gücünü ve verebilme cömertliğini lütfetmesi şükredilecek en güzel kazanımdır.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.