"Aşk; yerçekimini alt ettiğin bir düştür. Kâniatı yukarıdan seyrederken küçük ve anlamsız gibi görünen şeyler gözünde gittikçe büyüyorsa, o artık düş değil, düşüştür.
BİLİNMEYEN
O ki bardağa dökülen seraptır
Bal yoğunluğundadır, sıcaktır, ışıktır.
O ki sabah erken bir bahçedir
Çayır kokusudur, serinliktir, umuttur.
O ki esen yeldir kar erirken
Çiğdemdir, ağaç çiçeğidir, okşayıştır.
O ki içilen sudur kana kana
Özlemdir, doymayıştır, kardeştir.
O ki bir yüce ırmaktır akar
Ürküntüdür, baş dönmesidir, gidiştir.
O ki maviliği belirsiz denizdir
Buğulanmadır, düştür, sevmekte ölümdür.
O ki bir ince kızdır ak tenli
Yaşamdır, umuttur, gözyaşıdır.
Cahit KULEBİ
Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.
Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba elinde yemiş dolu bir sepet;
ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak testi gibi ter damlalarıyla alnında...
barış budur işte.
Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara, yangının eritip tükettiği yüreklerde ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun, ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık, boşa akmadığını bilerek, kanlarının,
barış budur işte.
BALABANIM
Geldi gönderdiğin şiirden mektup
Arada bir böyle yaz Balaban'ım
Zaman siciminin ucundan tutup
Bazen bağla, bazen çöz Balaban'ım
Fikir gölü derinleşir girdikçe