"Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Hasan Âli Yücel Klasikleri Sıralı Tam Listesi"
(14.01.2021 Güncel)
Bu liste sürekli güncellenecek, yeni basılan her kitap yoruma ve konuya eklenecektir. Kitap ve yazar adları kolay ulaşım sağlanması adına yavaş yavaş link haline getirilecektir.
Adı bilinmeyen ülkeden hepinize merhaba. Size eflatun bir zarf getirdim. Açıp açmamak size kalmış. Ama isterseniz önce bi şunu okuyun sonra karar verirsiniz.
Hayranları iyi bilir Saramago kural tanımaz. Onun için kurallar çiğnenmek için konmuştur. Tanıştığımız insana sorduğumuz ilk şeyi yani isimleri ortadan kaldırmıştır. Böylelikle insanın
Hayatını gerçekten felsefeye adamış bir insanın, ölüm karşısında cesaretini yitirmemesi ve öldükten sonra öbür dünyada büyük nimetlere kavuşacağını umması bana çok doğal geliyor.
M.Ö. 400’lü yıllarda, yani bundan yaklaşık 2400 yıl önce Sokrates’in ölümünden sonra, öğrencisi Platon tarafından yazılmıştır. Platon kitabın yazarı olmakla birlikte dava esnasında orada bulunmuş, Sokrates'in savunmasının birincil tanıklarından birisi olmuştur.
O dönemin Yunan şehrinin ileri gelenleri tarafından "devletin tanrılarını
Sokrates'in Savunması incelemesini, depreme savunmasız olarak yakalanan kardeşlerime atfediyorum.
Ölüm bir gerçek ama yine de geliş şekli ürkütüyor bizleri. Bir avcının (ölüm meleğinin) sokaklarımızda, köylerimizde, şehirlerimizde bu kadar kolay avlanıyor olması insana ağır geliyor işte. Hepimiz ölecez, bu değişmez kanuna boyun eğecez elbet. Ama
İbn Miskeveyh 940 yılında doğmuş Fars asıllı ünlü şii filozoftur. Tarih, psikoloji, din, kimya, metafizik vs. üzerine eserler kaleme almış ahlak sistemi üzerine yoğunlaşmıştır. Farabi'den açıkça etkilenmekle beraber, Aristo ve Eflatun'un fikirlerinden de etkilendiği gözlenmektedir.
Tehzibu'l- Ahlak, ahlak felsefesi denilince akıllara gelen
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CyTkOCVNqrQ
Bir gün dünyayı değiştirecek bir bilgi birikimine sahip olsaydınız ve sırf bu yüzden cezanız ölüm olsaydı, yine de fikirlerinizi savunmaya devam eder miydiniz?
Bu incelemenin altına yazılan her yoruma
José Saramago'nun bilinmeyen ülkesinden merhabalar! Bir kez daha misafir oldum bilinmeyen ülkeye. Gerçi Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş ile 5. Saramago eserini okumuş oldum ve kendimi ülkenin bir ferdi gibi hissetmiyor değilim. Fazla uzatmadan kitabın konusuna gelmek istiyorum.
Bilinmeyen bir ülke, isimsiz karakterler... Aralık ayının son günü,
"Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu."
Suskunlar, yıllar önce başlayıp, yarım bıraktığım ender kitaplardan biri. Her şeyin bir zamanı olduğu gibi her kitabın da bir zamanı var galiba. Bu defa kitabı okudum ve iyi ki de okumuşum.
İhsan Oktay Anar modern çağın masalcısı olarak biliniyor. Yazar özgün dili, muhteşem kurgusu, güçlü hayal gücü ve mizahi ögeleri ustaca kullanımıyla sizi kitaba bağlıyor.
Yazarın daha önce,
Puslu Kıtalar Atlası kitabını okumuştum ve hayran kalmıştım. Suskunlar da bir o kadar hayranlık verici.
Kitap, musiki makamı olan üç bölümden oluşuyor. Kitabın giriş bölümünde anlamadığınız kelimelerin fazla olması sizi korkutmasın, ilerledikçe kitap size kendini açıyor. Kitabı okurken, adeta Osmanlı dönemine gittim, mevlevihaneleri gördüm. Kalın Musa karakteri ile güldüm, İbrahim Dede karakteriyle düşündüm, Eflatun karakteri ile sokakları gezdim.
Kitabın başında birbirinden bağımsız gibi gelen kişiler kitabın sonunda birbirine bağlanıyor. Yine Puslu Kıtalar Atlası gibi etkileyici bir sonla bitiyor.
Sizin de doğru zamanda bu kitaba rastlamanızı umuyorum.En beğendiğim birkaç satırı da ekleyip bitireyim.Keyifli okumalar.
"Sevilmemek, ölüm kadar korkunç gibiydi."
"Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı."
''Kimbilir belki de ölüm
Hatırlamaktır önce öldüğümüz bir ölümü
Eflatun'un dediğince insanlar dünyaya gelirken
Bütün dilleri bilirlermiş de unuturlarmış sonradan
Ölüm de bu emsal bilip de unuttuğumuz bir dil olmasın
Hatırlanmaya muhtaç...''
Sayfa 103 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Süleyman, Yeryüzünde yeni bir şey yoktur diye buyurur. Böylece nasıl Eflatun, bütün bilginin yalnızca anımsama olduğunu kurmuşsa; Süleyman da bütün yenilik, yalnızca unutuştur yargısını verir.